Lady Gaga, Cuma gecesi Coachella 2025’te sahneye çıktığında yalnızca bir konser vermiyordu — o, çölün ortasında bir rüya inşa ediyordu. Yaklaşık 45 dakika süren şovun ardından kısa bir ara verdiğinde, seyircilerin karşısına bu kez sahnenin ikinci katındaki gotik bir yapının balkonundan çıktı. Rüzgârda savrulan uzun sarı saçları ve dantelli beyaz elbisesiyle adeta bir çağdaş opera kraliçesiydi.
Lady Gaga, Cuma gecesi Coachella ana sahnesine olağanüstü bir teatral enerji taşıdı. Gösterisinde Alexander McQueen’e saygı duruşunda bulunan sanatçı, ışık ve karanlık arasındaki zıtlık temasını yansıtan çarpıcı kostümleriyle performansın hikâyesine görsel bir derinlik kattı.
Binlerce kişinin nefesini tutarak izlediği o anlarda, Gaga bu yılki performansını neden farklı kurguladığını samimi bir dille paylaştı. “Bu kaotik zamanlarda size romantik bir armağan vermek istedim,” diyerek başladığı konuşmasında, çölün ortasında bir opera evi kurduğunu ve bunu kendisine yıllardır ilham veren hayranlarına adadığını söyledi. Şovun teatral diliyle bütünleşen bu duygusal çıkış, geceye damga vuran anlardan biri oldu.





Gaga, adeta geçmişten bugüne uzanan kariyerini bir rüya gibi tekrar anımsattı izleyiciye. Lady Gaga, 2025 çıkışlı “Mayhem” albümünden parçaları, klasikleşmiş hitleriyle ustaca harmanladı. “Judas,” “Born This Way” ve “Poker Face” gibi geçmişin ikonik şarkıları, yeni dönem şarkılarıyla iç içe geçerek sahnede adeta zamansız bir müzik yolculuğu sundu.
Bu performans, sadece bir müzik ziyafeti değildi; aynı zamanda pop kültürünün en sıra dışı ikonlarından birinin, sahneyi sinematik ve dramatik bir anlatı alanına dönüştürdüğü, unutulmaz bir gösteriye dönüştü. Gaga’nın kamp estetiğiyle süslediği bu gotik Coachella destanı, onu yalnızca bir pop yıldızı değil, sahnenin gerçek bir hikâye anlatıcısı haline getirdi.
İlk yorum yapan siz olun