Nikolay Gogol’ün 19. yüzyıl Rus edebiyatının başyapıtı niteliğindeki eserlerinden Ölü Canlar, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Açgözlülüğü, mülkiyet hırsı ve aptallığıyla “içimizden biri”nin, Çiçikov’un hikâyesini, keskin bir gözlem yeteneği ve derinlikli karakter analizleriyle kaleme alan Gogol, aynı zamanda Rus toplumuna ayna tutuyor.
Gogol’ün 19. yüzyıl Rus edebiyatının başyapıtı niteliğindeki eserlerinden biri olan ve ilk kez 1842’de yayımlanan romanı Ölü Canlar, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor.
azarın Dante’nin İlahi Komedya’sından esinlenerek üç cilt olarak tasarladığı eserin ilki olan Ölü Canlar, sansür komitesinden büyük eleştiriler alır. Dönemin Rus toplumunun derinliklerine inerek sosyal ilişkiler ağına ışık tutan ve hiciv niteliğinde bir toplumsal eleştiri, “bir epik şiir” olan bu eser, Gogol’ün keskin gözlem yeteneğini ve karakter analizlerindeki derinliği her sayfasında kendini hissettirir. Ölü Canlar, yalnızca bir roman değil aynı zamanda Rus toplumunun aynasıdır.
Eserin ikinci cildin ise ağır bir bunalım döneminden geçen Gogol tarafından yakılır, birkaç kez yeniden yazdığı bu bölümler sonradan yayımlanır, üçüncü cildiyse hiç yazılamamıştır.
Düzenbaz Çiçikov, zengin olmak hayaliyle kurguladığı şüpheli planını uygulamak üzere yerel toprak ağalarının hayatta olmayan kölelerini kâğıt üzerinde satın almak için kasaba kasaba dolaşır. Gogol, okuyucuya Çiçikov’un serüvenlerini aktarırken aptallığıyla, açgözlülüğüyle, mülkiyet hırsıyla ettiği alay Rus toplumunun ahlaki eksikliklerini ve bireylerin zaaflarını ortaya koyar.
“Gogol’ün kahkahasının ardında görünmez gözyaşları hissedersiniz.” Aleksandr Puşkin
İlk yorum yapan siz olun