Üretimlerinde göçebelik ve Şamanizm konularından beslenen Ramazan Can’ın heykel, neon, resim ve yerleştirme gibi farklı tekniklerde üretilmiş eserlerinden geniş bir seçki Almanya’daki Gustav-Lübcke ve Villa Merkel müzelerinde izleyici ile buluşuyor.
Sanatçının dünya çapında ilk solo müze sergisi “Home”, 21 Şubat – 27 Temmuz 2025 tarihleri arasında Hamm şehrindeki Gustav-Lübcke Müzesi’nde gerçekleşecek. Ardından açılacak “Where is my Place in this World?” sergisi ise 1 Mart – 9 Haziran 2025 tarihleri arasında Esslingen’deki Villa Merkel Müzesi’nde görülebilecek.
Anna Laudel temsiliyetindeki sanatçı Ramazan Can, Almanya’nın iki önemli müzesinde peş peşe açacağı solo sergilerle adından söz ettiriyor. Gustav-Lübcke ve Villa Merkel müzelerinde açılacak sergilerinde sanatçı, göçebe ve yörük olarak yaşamış bir aile mensubu olarak kendi kişisel tarihinden hareketle göçebelik, Şamanizm, kimlik ve aidiyet konularını her yönüyle irdeliyor.

Almanya’nın kuzeybatısındaki Hamm şehrinde bulunan Gustav-Lübcke Müzesi, 1886 yılından bu yana biriktirdiği koleksiyonundan sergilerin yanı sıra seçkin sanatçıların süreli sergilerini de düzenli aralıklarla izleyiciyle buluşturuyor. Gustav-Lübcke, ilk kez bir müzede solo sergi açan Ramazan Can’ın sanat kariyerinde de önemli bir noktayı temsil ediyor. Sanatçının, 2017 ile 2024 yılları arasında üretilmiş 30’dan fazla eserini, ağırlamaya hazırlanan müze, Aralık 2024’te Ramazan Can’ın yaşamın kırılganlığını sorgulayan “Puzzle” adlı büyük halı işini ve Doğu ile Batı arasındaki iki farklı kültürel dünyayı ele anlatan “People Who Dance Are Usually Crazy” adlı eserini kalıcı görsel sanatlar koleksiyonuna eklemişti.
Gustav-Lübcke Müzesi’ndeki “Home” adlı ilk kişisel sergisinde “ev” kavramını odağına alan sanatçı, eserlerinde göçebe aile köklerinden ve Şamanizm’den ilham alıyor. Anıların, kayıpların ya da iyileşmenin bir alanı olarak ‘’ev’’, sanatçının üretiminde duygusal, kültürel ve politik bir yer; sürekli değişim içinde olan bir kavram. Köklerinden gelen bu mirastan hareketle ürettiği multimedya eserlerinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Yörükler’e uygulan iskân politikalarıyla başlayan ve Cumhuriyet’in şehirleşme politikasıyla hız kazanan ve özgürlükleri elinden alınan bir kültürün, yok olma tehlikesini yine Yörükler’den miras kilimlerin üzerine beton dökerek anlatıyor. Sanatçı birbirine zıt bu iki malzemeyi kullanarak şehirleşme, modernleşme ve endüstrileşme kavramlarını farklı yollardan tartışmaya açıyor. Can, üretiminde çok bilindik beton-dokuma heykelleri ile hızla yitirilen Yörük geleneklerini, maddi ve manevi değerleri de sorguluyor. Beton, ahşap ve demir gibi malzemeleri; kilim ve neon ışık gibi daha kontrast oluşturacak unsurlarla birleştiren Ramazan Can, bu zıt kombinasyonlarla sadece görsel gerilimler yaratmakla kalmıyor aynı zamanda kimlik, kültür ve gelenek gibi karmaşık temalarla derin bir yüzleşme için de alan açıyor.
Ramazan Can’ın, göçebe yaşam biçimini benimsemiş ailesinin İslamiyet öncesi Şamanist ritüellerinden ve çocukluk anılarından ilham alan, etkileyici yağlıboya tabloları, fotoğrafları, büyük ölçekli heykelleri, farklı teknik ve malzemeleri bir araya getiren enstalasyonları; 21 Şubat – 27 Temmuz 2025 tarihleri arasında Gustav-Lübcke Müzesi’nde görülebilecek.
Gelenek ve Modernite Arasında: “Where is my Place in this World?”
Ramazan Can’ın Almanya’nın Esslingen şehrindeki Villa Merkel Müzesi ev sahipliğindeki “Where is my Place in this World?” sergisi ise 2016 yılından itibaren ailesinin geçmişine yönelik yaptığı araştırmalara odaklanıyor. Hamm’daki Gustav-Lübcke Müzesi ile eş zamanlı görülebilecek serginin hikayesi, sanatçının 2018 yılında gördüğü bir gazete haberiyle başlıyor.
Ramazan Can bu gördüğü haberin de etkisiyle kendi kökleri üzerine düşünürken, sık sık yolculuklar yaparak göçebe ve yörük olarak yaşamış ailesinin Anadolu’da gezdiği yerlerin izini sürüyor. Bu yolculuklar süreçlerinde ürettiği ses kayıtları, fotoğraflar ve videolar sergide diğer işleriyle birlikte izleyiciye sunuluyor. Sanatçı bu sayede izleyiciyi köken, kimlik ve aidiyet gibi temaların özüne doğru bir yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor. Sanatıyla özleşen kilim temelli üretimlerinde bu kez kendi ailesine ait eski dokumalara da yer veriyor. Can, bu şekilde, Yörük kültürünün bilgi birikimi, yaşam tarzı ve topluluk ruhunu yeniden görünür kılmayı amaçlıyor.
Sanat pratiğinde zıtlıkların birleştirilerek yeni bir bütün oluşturulması kavramını merkezine alarak, göçebe kültüre ait geleneksel dokuma kilimleri beton malzemeyle birleştiren sanatçı; geçmiş ve bugün arasındaki bir gerilime de işaret ediyor. Üretimlerinde Batı felsefesinin yanı sıra Şamanizm’den de ilham alan sanatçının, bu ilhamı ve ilgisi çocukluk yıllarına dayanıyor. Çocukken geçirdiği bir hastalık esnasında ailesinin başvurduğu bir şamanın onu iyileştirmesi, sanatçının Şamanizm’le kalıcı bir bağ kurmasına neden oluyor.
Tek tanrılı dinlerin kökenleri ile mitoloji arasındaki bağlantıya da ilgi duyan Can, Batı sanat tarihini Anadolu el sanatlarıyla harmanladığı çalışmalarında, politik ve spiritüel olanın peşine düşüyor. Böylece tanıdık ama alışılmadık estetikleri bir araya getirdiği yeni bakış açılarıyla göçebe ve kentsel yaşam arasında bir diyalog kuruyor.
“Where is my Place in this World?” sergisinin 1 Mart 2025’te gerçekleşecek açılışında Almanya’nın Baden Württemberg Eyaleti’ne bağlı Esslingen’in şehrinin Kültürden Sorumlu Belediye Başkanı Yalçın Bayraktar ve Galeri Direktörü Sebastian Schmitt’de yer alacak. Sergi, 1 Mart – 9 Haziran 2025 tarihleri arasında Villa Merkel Müzesi’nde görülebilecek.
İstanbul, Düsseldorf ve Bodrum galerilerinde devam eden güncel sergi programı annalaudel.gallery adresinden ve sosyal medya kanallarından takip edilebilir.

İlk yorum yapan siz olun