İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yanardağ Sevdalısı: Yaratım ve Yıkımın Küllerinden Doğan Bir Sergi

Galerist, küratörlüğünü Anlam de Coster’in üstlendiği Yanardağ Sevdalısı sergisiyle izleyiciyi, yanardağların yıkıcı olduğu kadar yaratıcı da olan doğası üzerine düşünmeye davet ediyor. 13 Mart – 26 Nisan tarihleri arasında ziyarete açık olacak bu sergi, Kuzey ve Güney Amerika, Afrika, Avrupa ve Türkiye’den 40’a yakın sanatçının eserlerini bir araya getiriyor.

Yanardağ, hem fiziksel bir doğa olayı hem de tarih boyunca insanoğlunun hayranlık ve korkuyla baktığı güçlü bir metafor. Yanardağ Sevdalısı, bu güçlü simgeyi sanatçıların farklı perspektiflerinden ele alıyor. Sergi, sadece jeolojik bir fenomene değil, aynı zamanda insan psikolojisine, toplumsal dönüşümlere ve doğanın karşısındaki kırılgan varoluşumuza da bir bakış sunuyor.

Serginin ilham kaynağı, Susan Sontag’ın aynı adlı romanı. Kitap, 18. yüzyılda İngiltere’nin Napoli Büyükelçisi William Hamilton’ın yanardağlarla kurduğu tutkulu ilişkiyi merkezine alırken, bir doğa olayının sanat, bilim ve koleksiyonerlik pratiğiyle nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor.Sergi de bu izlekten yola çıkarak, tarih boyunca yanardağların sanatçıları nasıl etkilediğini, romantizm ve bilim arasında nasıl bir köprü kurduğunu inceliyor.

Eduard Pechuël-Loesche
Red Sunset at the End of the Rainy Season. (Evening) — Loango Coast (present-day Republic of Congo) April 1st 1875., 1888
Chromatography on paper
19,5 x 27 cm

Yanardağların içindeki çelişkili doğa – yıkım ve doğurganlık, korku ve hayranlık, ölüm ve yeniden doğuş – serginin temel dinamiklerinden biri. Freud’un Pompeii kazılarıyla psikanaliz arasında kurduğu bağ, volkanların bilinçaltına dair bir metafor olarak okunmasına zemin hazırlıyor. Yanardağlar, bastırılan duygular gibi bir noktada patlamaya mahkûm. Bu patlama, bazen büyük bir yıkım getirirken, bazen de bereketli yeni topraklar yaratıyor.

Sergi, sanatın bilimle olan tarihsel bağını da gözler önüne seriyor. 18. ve 19. yüzyılda volkanologlar, yanardağ gözlemlerinde yanında illüstratörler ve ressamlar götürerek, bu doğa olaylarını sanatsal belgelerle kayıt altına aldı. Bugün ise çağdaş sanatçılar, yanardağları modern dünyanın kaotik dönüşümleriyle ilişkilendiriyor.

Yanardağ Sevdalısı, sadece bir yıkım hikayesi değil. Aksine, küllerin arasından doğan yeni anlamlar, dönüşen kimlikler ve doğanın döngüsel gücüne dair bir keşif. Sanatın ve doğanın iç içe geçtiği bu sergi, izleyiciyi kendi yanardağ metaforunu aramaya davet ediyor.

Yıldız Moran
Untitled, Ağrı, Turkey, 1957
Archival pigment print
14 x 14 cm
Edition of 2/3 + 1 AP

Adres
Passage Petits-Champs
Meşrutiyet Cad. 67/1
Tepebaşı, Beyoğlu
İstanbul, Türkiye

Ziyaret Saatleri
Salı – Cumartesi: 11.00 – 19.00

Ahmet Doğu İpek
Caecus and Albino, 2025
Charcoal, watercolour, pen, and adhesive letlets on paper
300 x 125 cm

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir