İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ercan Kesal’dan İlham Verici Söyleşi

URLA, İZMİR – 24 Mayıs 2025
Ünlü yazar, hekim, oyuncu ve senarist Ercan Kesal, Urla Gastronomi Film Festivali’nde katıldığı “Yeryüzü Sofraları” başlıklı ilham verici söyleşide, sofrayı sadece yemekle sınırlı görmeyen bir hayat felsefesini paylaştı: “Paylaşmak bir nezaket değil, bir yaşam kültürüdür.”

Sofranın Politikası: Son Lüferin Hikâyesi

Ahmet Güzelyağdöken’in moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte Kesal, sofra üzerinden toplumun bugününü ve geleceğini tartıştı. “Dünyanın en büyük sorunu nedir?” sorusuna verdiği yanıt, onun hem akademik hem insani yaklaşımını özetliyordu:

Ahmet Güzelyağdöken ve Ercan Kesal

“Bilgimizi, sevgimizi, ekmeğimizi paylaşamıyoruz. Herkes kendi kabuğuna çekilmiş, başkasının varlığını yok sayıyor. Oysa bu yeryüzü, bizden öncekilerin bize bıraktığı büyük bir sofradır.”

Kesal’ın vurguladığı metaforlardan biri, dünya üzerindeki son lüfer balığıydı:

“Dünyada son lüfer kalmış. Hangi sofraya gidecek diye sorulmuş. Masanın sonundaki biri ‘Bizim o!’ demiş. İşte biz buyuz. Paylaşmak yerine sahipleniyoruz.”

Anılarla Mayalanan Bir Kültür

Konuşmasında bolca kişisel hikâyelere yer veren Kesal, sofranın çocukluğunda bir tepsi etrafında kurulduğunu anlattı. Sanatçı, kendi ailesinden ve Anadolu kültüründen süzülen hikâyeleri katılımcılarla paylaştı.
Annesinin “O tabağı bitirme, dayın yesin,” sözünü hatırlatarak, yemeğin ruhuna değindi:

“Sofrayla kurulan ilişki, dünyayla kurduğumuz ilişkiyle aynıdır. Cimri insanın sofrası da lezzetsiz olur.”

Paylaşmanın Sosyolojisi: Sofra, Göç ve Hafıza

Kesal’a göre Anadolu’nun boşalması, sofraların da dağılması demek. İç göç, köylerin yaşlanması ve tarımın çöküşü, sofradaki birlik duygusunu zedelemiş. “1950’lerden sonra başlayan göç, sadece köyleri değil, birlikte yeme kültürünü de dağıttı,” dedi.

Söyleşi sırasında çocukluk arkadaşlarıyla doğadan bir şeyler toplarlarken sığındıkları bir mağarada bıraktıkları tuz ve kibritin, yıllar sonra bir filmdeki sahneyle buluşması, sofrayı sürdürülebilir kılmak temasını güçlendirdi.

Ortak Kaşıklar: Sofra Sosyalizmi

Konuşma sırasında sıkça vurgulanan yemekler arasında arabaşı çorbası, yufka ekmeği, mantı gibi ortak yenen, paylaşıma dayalı geleneksel Anadolu yemekleri dikkat çekti. Kesal’a göre:

“Yemekler ikiye ayrılır: Sosyalist yemekler ve sosyalist olmayan yemekler. Arabaşı en sosyalist yemeklerden biridir.”

Yemeğin ortaklığı, sadece karın doyurmakla değil; bir arada var olmakla, dayanışmayla ve geleceği birlikte kurmakla ilgiliydi. Paylaşımın sadece bugünü değil, yarını da düşünmek olduğunu söyleyen Kesal, “Senden sonrakini düşünmüyorsan, paylaşmıyorsun demektir,” dedi.

Urla’ya Not: “Sofranızı Satmayın”

Urla’daki festivalin samimi ortamına teşekkür eden Kesal, bir çağrıda bulundu:

“ Biz buraya sadece yemek için gelmiyoruz. Rüzgârınız, doğanız, sıcaklığınız için de buradayız.”

Sofrayı Dağıtma, Genişlet

Ercan Kesal’ın “Yeryüzü Sofraları” söyleşisi, gastronomiyi sadece damakla değil, hafıza, kimlik ve toplumsal sorumlulukla ilişkilendiren bir çağrıya dönüştü.
Son söz, sofranın anlamını en sade şekilde özetliyordu:

“Sofrayı dağıtma. Genişlet. Herkesin yer bulduğu bir yer kıl.”

⁠E-BÜLTEN ABONELİĞİ

E-Bülten aboneliğiyle en güncel haberler e-posta kutunuzda!

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×