21 Haziran 2025 Cumartesi akşamı, yılın en uzun gününde ve Dünya Müzik Günü’nde, İznik Gölü kıyısında tarihe geçen bir an yaşandı. Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin özel siparişiyle bestelediği “İznik Türküsü”nün dünya prömiyerini, gölün büyüleyici atmosferinde binlerce kişilik bir izleyici kitlesi önünde gerçekleştirdi.

Konser öncesi sahneye çıkan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, içten ve güçlü bir konuşma yaptı. Konuşmasında hem sanatın evrensel gücüne, hem İznik’in çok katmanlı tarihine hem de bu gecenin anlamına dikkat çekti:
“Ne kadar güzel bir akşam. Dünyanın kalbinin attığı bir yerdeyiz. Hep birlikte burada, İznik Türküsü’nün notalarını dinlemek için toplandık.
Bu akşam burada yılın sanat olayını sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Asırlara uzanan tarihi ve kültür köprüsü olan İznik’imizin doğal güzelliklerinden biri olan bu göl kıyısında, tarihi bir ana tanıklık edeceğiz.
Bugün aynı zamanda Dünya Müzik Günü. Ve yılın en uzun günü. Bu özel günde, dünyaca ünlü sanatçımız, piyanistimiz, bestecimiz Fazıl Say’ın notalarından çıkan ezgiler, İznik’in güzelliklerini dünyaya duyuracak.
İznik, artık bir ezgi olacak. Gönüllerde yerini alacak.
Helenistik dönemden Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan köklü geçmişiyle İznik, çok kültürlü bir dünya merkezidir.
Ve bu akşam, Fazıl Say’ın İznik Türküsü ile bu zenginlik müziğe dönüşecek. Soprano Görkem Ezgi Yıldırım’ın eşliğinde dünyada ilk kez sahnelenecek bu eser, İznik’i, Bursa’yı ve Türkiye’yi müzikle anlatacak.
Tüm sanatseverlere teşekkür ediyorum. Bu güzelliği sizler oluşturdunuz.
Ve Fazıl Say’a binlerce teşekkür… Artık İznik, tüm dünyanın her yerinde anılacak, yüzyıllar boyunca bir müzikal hatıra olarak kalacak.”

Konser, tam da Başkan Bozbey’in betimlediği gibi bir yankı ve dinginlik duygusuyla başladı. Say, bu eserle yalnızca bir beste sunmadığını, İznik’e kendi hayalleriyle dokunduğunu söylüyor:
“İznik Gölü ile ilgili bir şiiri bestelemektense, kendi ‘İznik’ hayallerime, İznik tarihinin bende çağrıştırdıklarına müzikle dalmak istedim.”
Yaklaşık 15 dakika süren sözsüz bu vokaliz, teknik anlamda bir oda müziği eseri, biçimsel olarak ise epik bir ballad. Soprano Görkem Ezgi Yıldırım’ın insan sesinin sınırlarını yoklayan performansı ile Say’ın piyanosu arasında kurulan ilişki, müziğin salt estetikten çok, tarihsel ve duygusal bir anlatı aracı olduğunu hissettirdi.

Say’ın şu tespiti müziğin sınırlarını ve neden sözcüksüz bir eser bestelemeyi tercih ettiğini anlamak açısından oldukça açıklayıcıydı:
“Bir şiiri Türkçe besteleseydim, Japonya’da ya da Almanya’da çaldığımızda kimse anlayamayacaktı. İngilizce besteleseydim, belki İznik’te hissedilmeyecekti. Ama müzik, her dilde aynı duyguyu anlatabilir.”
“İznik Türküsü”, sözsüz olmasına rağmen çok şey anlatan bir eserdi. İznik’in tarihine, kültürel dokusuna, mitolojik arka planına ve geleceğine dair hissedilen her şey, o gece müzik aracılığıyla dile geldi. Say’ın “evrene ses bırakmak” amacıyla yarattığı bu eser, bir tür akustik bellek işlevi gördü.
Gecenin sonunda, ayakta alkışlar hiç dinmedi. İznik’in antik belleğiyle çağdaş duyarlığı aynı sahnede buluştu; ve müzik, bir kentin ruhunu sessizliğin içinden taşıdı.



Bu özel akşam, yalnızca bir konser değil, aynı zamanda bir kültürel diplomasi örneği ve sanata verilen önemin güçlü bir göstergesiydi.
E-BÜLTEN ABONELİĞİ
E-Bülten aboneliğiyle en güncel haberler e-posta kutunuzda!
İlk yorum yapan siz olun