Fotoğraf nasıl ki evrensel bir dilse hikâye anlatıcılığı da o dili tamamlayan kelimeler oluyor. Canon; insanlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırarak hepimizi bir araya getiren, duyguları harekete geçiren ve birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olan bu iki önemli unsura PRISMAelevate XL yazılımı ve Arizona yazıcı serisiyle farklı bir perspektif katıyor; görülmeyen bir dünyanın kapısını aralıyor.
Her birimiz yaşadığımız deneyimleri paylaşmak, duygularımızı ifade etmek ve başkalarıyla bağlantı kurmak için hikayelere başvuruyoruz. İyi bir hikâye ise dinleyiciyi içine çekip düşünmeye sevk ederek duygusal bir etki bırakıyor. Ancak bu anlatımın gücüne, fotoğrafın büyüsü de eklendiğinde anların ve duyguların gücü çok daha somut bir hale bürünüyor.
Canon ise tüm bu hikayeleri daha anlamlı ve duygusal hale getiren “Görülmeyen Dünya” isimli eşsiz bir sergiye imza atıyor. Bu sergiyle dünya genelinde 2,2 milyar insanın kısmi ya da tam görme kaybı yaşadığını hatırlatan Canon, bu bireylerin fotoğrafçılıktan nasıl uzak kaldığını sorguluyor ve fotoğrafın herkes için erişilebilir olmasını hedefliyor.
Canon’un Görülmeyen Dünya (World Unseen) sergisinde sergilenen 8 benzersiz fotoğraf, soyut kelimelerden daha fazlasını ifade etme kapasitesine sahip olmasıyla insan ruhunun derinliklerine inerek evrensel deneyimlere dair duygusal bir yankı uyandırıyor. Örneğin Brent Stirton’ın ikonik fotoğrafı, yer yüzünde kalan son Kuzey Beyaz Gergedanı’nın Sudan’daki kaçan avcılardan korunma anını ölümsüzleştiriyor. Bu görüntü, nesli tükenmekte olan bir türün karşı karşıya kaldığı tehlikeleri ve doğanın korunmasının önemini gözler önüne seriyor.
Fotoğrafın gücü de tam olarak burada başlıyor. Jamie Craggs’ın mercan resiflerini korumak adına kurduğu laboratuvar ortamında kontrollü yumurtlayan mercanı gösteren büyüleyici görüntüsü ise adeta denizlerin nabzını tutuyor; okyanusların karşılaştığı sorunlara hepimizin dikkatini çekiyor.
Ayrıca, Bill Smith’in doğum öncesi anne karnındaki bir bebeğin ultrason görüntüsü, tıp teknolojisinin gelişimini ve insan yaşamının başlangıcını simgelerken, Humberto Tan’ın 100 yaşındaki insanların ellerinden oluşan koleksiyonu, yaşlılarla olan ilişkilere dair düşündürücü bir perspektif sunuyor. Her bir fotoğraf, bir görüntü olmanın ötesinde aynı zamanda bir hikâye, bir mesaj taşıyor.
Canon’un ileri baskı teknolojilerine sahip PRISMAelevate XL yazılımı ve Arizona yazıcı serisi kullanılarak gerçekleştirilen bu sergide, Canon marka elçileri Brent Stirton, Aleksander Nordahl, Nanna Heitmann, Samo Vidic, Yagazie Emezi gibi isimlerin yanı sıra tanınmış foto muhabirleri ve sanatçıların eserleri yer alıyor. Bu eserler, hikayesel, dokunsal ve sesli anlatımlarla, görme engeli olan ve olmayan tüm bireyler arasındaki engelleri ortadan kaldırarak, herkese eşsiz bir deneyim sunuyor.
Teknoloji ve hikâye anlatıcılığıyla kurduğu güçlü köprüyle Canon, dünyanın güzelliklerini ve zorluklarını herkesin deneyimleyebileceği bir şekilde sunarak fotoğrafçılığın kapsayıcılığını bir adım daha ileri taşıyor ve taşımaya da devam ediyor.
İlk yorum yapan siz olun