İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Lüks ve Sanatın Gusto ile Birlikteliği: Bayou Villas

Sanat, sadece izlenen değil, hissedilen ve yaşanan bir olgu. Bunu en iyi anlatan yerlerden biri de Bayou Villas oldu. Geçtiğimiz hafta sonu Bayou Villas’da ArtEscape konseptli bir deneyim yaşadık. Sıradan bir otel deneyiminden çok daha fazlasını sunan bu konsept, misafirlerini bir sanat yolculuğuna çıkarıyor. Ben de bu özel deneyimin bir parçası olarak, sanatın lüksle nasıl kusursuz bir bütünlük oluşturduğunu bizzat yaşadım. Otelin Pazarlama Müdür Aslı Gözde Bulut ve iletişim Müdürü Dilara Çiftçioğlu da bize eşlik etti. Her konuda, her sorumuza cevap alabildiğimiz sohbetlerimizi otelin şık restoranlarında gerçekleştirme fırsatı bulduk.

Sanatın İçinde Kaybolmak

ArtEscape’in ilk durağı, Bayou Villas’ın sanat koleksiyonuydu. Sanat danışmanı Gözde Ulusoy eşliğinde, insan-doğa-zaman ve yaşam ilişkisini sorgulayan eserleri keşfe çıktık. 25 çağdaş sanatçının eserlerinden oluşan bu koleksiyon; resim, seramik, dijital sanat, video art ve NFT gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek misafirlere çok katmanlı bir estetik yolculuk sunuyor. Sanatın yalnızca duvarlara asılmış bir obje değil, mekanın ruhunu tamamlayan bir unsur olarak yerleştirildiğini görmek etkileyiciydi.

Otelin sanatı sadece dekoratif bir unsur olarak kullanmadığını, bizzat yaşamın içine entegre ettiğini hissetmek farklı bir deneyimdi. Eserler, iç mimariyle kusursuz bir uyum içinde konumlandırılmış, sanatın günlük yaşama karıştığı bir atmosfer yaratılmıştı.
İç mekan tasarımları Metex Studio Erk tarafından uygulanırken peyzaj tasarımı ise DS Mimarlık tarafından gerçekleştirilmiş. Sanatçıların ve mimari ekibin senkron bir şekilde hareket etme bilgisi etkileyiciydi. Ortaya hakikaten gustosu olan bir sanat & lüks alanı çıkmış.

Sanat Sohbetleri ve İlham Veren Anlar

Bayou Villas’ın dingin atmosferinde gerçekleşen sanat sohbeti, günün en keyifli anlarından biriydi. Gözde Ulusoy’un rehberliğinde, sanatın otel deneyimine nasıl dahil edilebileceğini konuştuk. Eserlerin ardındaki hikayeleri dinlemek, sanatçılarının yaratım süreçlerini anlamak ve sanatın mekânlarla nasıl etkileşime girdiğini görmek, burayı bir galeri gezmekten çok daha fazlasına dönüştürdü.

Sanat, Bayou Villas’ta bir dekor değil; bir yaşama biçimi. Burası, sanatseverleri sadece izleyici olarak değil, katılımcı olarak sürecin içine çeken bir alan. ArtEscape’in misafirlere sunduğu en büyük lüks de işte bu: Sanatı sadece görmek değil, hissetmek ve yaşamak.

Sevim Kaya

Lüks, Konfor ve Sanatın Mükemmel Dengesi

Sanatı hayatın içine bu kadar başarılı şekilde entegre eden bir otelin, konfor konusunda da iddialı olması şaşırtıcı değil. Bayou Villas, doğa ve lüksü bir araya getirerek misafirlerine kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor. 24 özel villa, tatlı ve deniz suyu ile doldurulmuş ısıtmalı havuzlar, özel bahçeler, spor salonu, SPA, hamam ve tam donanımlı mutfaklarla donatılmış. Yani burada geçirdiğiniz her an, sadece estetik değil, aynı zamanda konfor açısından da üst seviyede.

Sanat, doğa ve lüksün mükemmel uyumunu hissetmek isteyen herkes için Bayou Villas, sadece bir tatil destinasyonu değil; sanatın içinde yaşanan bir deneyim. ArtEscape ile burada sanatseverleri unutulmaz bir yolculuk bekliyor.

Süleyman Yılmaz

Ahmet Çerkez, 1976’da Bulgaristan’ın Sopot şehrinde doğdu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürüyor. Çerkez yapıtlarında, zaman içerisinde görece kısa varoluşlarına rağmen, açgözlülük ve bencilliklerinden dolayı insanoğlunun kapladığı geniş alana ve bu paradoksun sebeplerinin oluşturduğu sonuçlara odaklanır. Sanatçı, şiirsel bir kurguyla işlediği yüzeyde, en az müdahale ile insanların zaman ve mekânda bıraktıkları izlere işaret eder. Çerkez, kısıtlı renk paleti, ham resim yüzeyi ve sade ifade biçimiyle ölüm-yaşam zıtlığı çerçevesinde sınırları olmayan, belirli bir yere işaret etmeyen fakat zamanın ve yaşanmışlıkların izini taşıyan bir resme odaklanır.

Kullandığı malzemeler, ham bez ve akrilik boyanın yanı sıra kurşun kalem, pas izleri, çiçek yaprakları ve fotoğraf transferleridir. Serbest lekelerin yanı sıra geometrik şekiller ve koordinat çizgileri, yüzeye hareket kazandıran unsurlardır. Çerkez’in işlerinde yüzey, malzemenin üzerine yüklendiği bir alandan çok dokunan bir kumaş gibi işlevlendirilir. Hem malzeme hem de form olarak doğayı örnek alan bu resimler, ölümün ve yok oluşun ardından gelen yeniden hayat bulmayı ve doğuşu hatırlatır.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda sekiz eseri yer almaktadır.

Ali Şentürk (d. 1985, Ankara), üniversite ve yüksek lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi, Heykel Bölümü’nde tamamladı. Üretim prensibi olarak heykel, resim, fotoğraf, video, performans gibi alanları kullanır. Bazen kendinin ama çoğunlukla bir başkasının yaşamı ve deneyimini sanatın yorumlama, eğretileme ve kurgusal diliyle aktarır.

“Lisans eğitimi boyunca yoğun bir heykel/desen eğitiminin sonucunda ortaya çıkan çalışmalar içeriğinden öte bir heykelin konstrüksiyonunu oluşturan ışık-gölge, boşluk, hacim gibi değerleri taşımasını amaçlar.

Desenlerini ya da tuvallerini oluştururken; filmler, anılar, şiirler gibi kişisel tarihinde yer eden duyguların kâğıda ya da tuvale iz düşümleri görülür”. Lisans eğitimini takiben açtığı ilk kişisel sergisinde desenlerini tuvallere taşımış, desenlerin bittiği yerlerde başlayan teller ile figürlerin düşünce spirallerini tuval sınırlarının dışına taşırmıştır.

Ali Şentürk

Birkaç yıl sonra, tuvalden kâğıda geçiş sürecinde, desenler tel görünümünden çıkıp sadeleşen çizgilere evirilirler. Bir ritüele dönüşen birim tekrarları bazen yoğun çizgiler arasında ayrıntının yok olduğu, bazen de çizgilerin yok olacak kadar azaldığı üretimlere dönüşürler. Desenlerinin yanı sıra, Şentürk’ün sanatçı pratiğini oluşturan bir diğer parça ise araştırmaya dayalı proje işleridir. Tarihsel ve Jeolojik Düzeltmeler, doğada binlerce yıldır var olan taşların toprak altındaki kısımlarını hayalleyerek onları bütünleştirmek veya taşın kendisinden kopan parçalarını birbirine bağlayarak onları onarma çabasıdır.

Bir başka seri olan Sana Gül Bahçesi Vaat Etmedim, 1963’lerde yayımlanan bir gazete haberinden yola çıkarak takip ettiği bir akıl hastasının hikayesini kendi hikayesine dönüştürdüğü fotoğraflar, hastane raporları, desenler ve bir cinayet romanından oluşan yarı kurgusal dokümantasyondur. Şentürk, bu tarz projelerinde hikaye anlatıcılığı rolü üstlenir. Walter Benjamin’in “Hikaye Anlatıcısı”nda okuduğumuz üzere, anlatıcı hikayesini deneyimden çekip alır, sözlü gelenekten alıp, yine aynı geleneğe katkıda bulunur. Şentürk’ün işlerinde benzer biçimde tema edindiği hikayeye daima güncel bir bakış, yeni bir değer ekler. 2013 yılında başladığı ve hala devam etmekte olan Operasyon Kamusal Alan; kamusal alanda işlenen anıt heykel tahribatlarına odaklanır. 2000-2018 arasında kırılan, saldırılan ya da kaldırılan heykellerin neredeyse hepsinin haberlerini içine alan ve bir suçun izini sürme notları gibi seyirciyi karşılayan kriminal bir çalışmadır.

Anima Serisi
Anima ve animus Carl Jung analitik psikoloji ekolünde kolektif bilinçdışı teorisinin bir parçasıdır. Jung animusu bir kadının bilinçdışı erkek tarafı ve animayı da bir erkeğin bilinçdışı kadın tarafı olarak tanımlamıştır ve her ikisi de kişisel psişenin ötesine geçer. Anima serisi cinsiyetsiz figürlerden oluşan, birim olarak yeniden kendinden çoğalarak psikolojik bir birim tekrarını görselleştirir. Anima serisi içerisindeki eserler insana ait farklı bölümlerin kendi içlerinde azalması, çoğalması ya da kendi içinde bir spiral halinde dönüşleri ile gerçekleşiyor.

Anne Kari Ødegård, Oslo merkezli bir görsel sanatçıdır ve çizim, baskı ve resimle uğraşmaktadır. 1965 yılında Bodø’da doğan sanatçı, erken yaşlardan itibaren yaratmaya başlamıştır. Yaratıcı bakış açısı, uluslararası modellik kariyeriyle beraber on yıl boyunca olgunlaşmış; tasarımcı ve fotoğrafçılarla birlikte çalışma fırsatı bulmuştur. Daha sonra Oslo’da, National Academy of the Arts’ta Görsel İletişim alanında eğitim almıştır. 2000 yılındaki mezuniyetinin ardından Hegtun Ødegård Görsel İletişim şirketinin ortağı olarak 12 yıl boyunca kariyerini sürdürmüştür. Sanatsal pratiğinin temeli, çizgi, doku ve form konusundaki meraklı bir anlayışa dayanmaktadır. Çalışmaları soyut ve somutu bir araya getirirken, moda ve anı üzerine detaylandırma yapar. Anne Kari Ødegård, NBK (Norveç Görsel Sanatçılar Birliği) / Norske Grafikere / BOA / BKiB / Grafill üyesidir. Anne Kari Ødegård’ın pratiği replikaları değiştirmek ve rastgele seçimler etrafında dönmektedir Hem inşa edilmiş, hem de keşfedilmiş diyaloglarla yeni bakış açıları ortaya çıkarırken; varlık, tekrarlayan pratikler aracılığıyla dönüşüme
uğrar.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda edisyonlu 10 eseri yer almaktadır.

Anne Kari Ødegård

Bora Başkan (İstanbul, 1982), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisans öğrenimi gördü. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. Öktem Aykut dışında, Operation Room, Torun ve PAKT’ta kişisel sergiler açtı; eserleri İstanbul, Paris, Berlin, Barselona ve Los Angeles’ta karma sergilerde yer aldı. Başkan, daha önceki sergilerinde gösterdiği detaylı ve titiz çizimlerinde, mutasyona uğrarken çevresini de dönüştüren organizmaları ve büyük ebatlı çizimlerinde alternatif topografyaları; natürmort, peyzaj, portre gibi temel resim biçimlerini tartışmaya açacak şekilde betimlerken, bir modernite sorgulaması sunmaktaydı.

Varlık, beden, madde, mekân ve duygulanım gibi temel felsefi ilgilerine sadık kalarak, 2020 yılında açtığı tek kişilik sergisinden itibaren, Yavaş ve dikkatli üretimini yağlıboya ve heykele yoğunlaştırmıştı. Başkan’ın iç ve dış, beden ve mekan, zaman ve süreç arasındaki sınırları araştırdığı pratiği, evrene ve an`lara dair soyut dışavurumcu özetlerle açığa çıkıyor. Beden ve mekanların kutuplaşarak, git gide artan bir gerilim arz ettikleri günümüz kültüründe, sanatçının kendi soyutlama evriminden ortaya çıkan resimler yepyeni duygulanım ihtimallerine alan açıyor.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda edisyonlu 7 eseri yer almaktadır.

2010 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü’nden mezun olan Burçin Başar, 2007-2008 yılları arasında eğitimine Sofya Ulusal Sanat Akademisi’nde (Sofya, Bulgaristan) devam etti.

Bora Başkan – OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Burçin Başar katıldığı karma sergi ve fuarların yanı sıra, “Retrace” başlıklı ilk kişisel sergisini 2015 yılında, ‘Ravenous’ başlıklı kişisel sergisini 2017’de “Corpus” başlıklı sergisini 2019’da ve ”CounterArgument” sergisini 2021’de x-ist galeride açmıştır. 2013 yılında Moon and Stars Project tarafından düzenlenen, SVA (School of Visual Arts, NY) Summer Residency Scholarship programında mansiyon ödülü almıştır. Burçin Başar kimlik meselelerini, toplumsal olayları ve politik süreçlerini insan üzerinde geliştirdiği ideolojik kurguları inceler. Baskı ve kaosun yarattığı toplumsal şiddet, psikolojik yansımalar, korku ve gizem ögelerini eserlerine yansıtır, sosyolojik, psikolojik ve politik yapıları ve bu yapıların birbirine olan etkilerini araştırır. Bellekle ilgili konular, politik oyunların ardında yaşanan varoluş sorunsalları sanatçının hassasiyet beslediği ve düşünsel olarak da üretim sürecine dahil ettiği ögelerdir. Başar’ın soyut imgelemi, konu aldığı sorunların büyük veya çok küçük ölçeklerde bir araştırması olarak belirir. Sanatçı bireysel hikayelerden genele yayılan ve bu ikisini kimi zaman içiçe geçtiği bir tutum benimser. Ağırlıklı olarak resimle ilgilenen Başar, aynı zamanda heykel, video, yerleştirme gibi farklı mecra ve malzemeleri sanatına dahil eder.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda iki eseri yer almaktadır

Camila Rocha (1977), Sao Paulo ve İstanbul’da çalışmalarını sürdürmekte olan; canlıları, doğal renk ve hacimleri gözlemleyerek, doğayı sanatına tercüme eden; çizim, video, fotoğraf, yerleştirme ve aksiyonları ile yeni bitki cinsleri açığa çıkarmayı hedefleyen Brezilyalı bir sanatçıdır.

Rocha, son olarak, 2018’de Emma Thomas Gallery ile Sao Paulo’da düzenlenen Semana de Arte’de; 2017’de İstanbul’daki Collectorspace’te, 2016 yılında İstanbul’da Krank Galeri’de ve Curitiba’daki Farol Art Gallery’de, 2015’te İstanbul Modern’de eserlerini sergilemiştir. Bitki ve çiçeklerin formel karakterlerini inceleyen Camila Rocha’nın, bitkilerin biçimsel dönüşümlerini takip ederek ortaya çıkardığı kompozisyonları, ‘melez / hyrbrid’ ve ‘coluneacia’ tabirleriyle andığı tuval yerleştirmelerinde vücut buluyor.

Rocha’nın eserleri, bitkilerin detay ve renk zenginliklerini açığa çıkartıyor. Rocha, sergilerinde tuvalin her iki yüzeyini de boyayarak, bezi keserek ve tuvallerin asıldıkları duvarları ve kolonları da renklendirerek, organik ve inorganik formlar arasında bir geçişkenlik sağlıyor.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda 5 farklı eserinin, toplamda 77 edisyonu yer almaktadır.

Çağla Köseoğulları çalışmalarında kişisel dünyasında, gündelik hayat akışında ve toplumsal olaylar karşısında gördüklerinin, algıladıklarının ve hissettiklerinin kağıt üstünde nasıl forma dönüştüğüyle ilgilenir. Algıladıklarını, çoğu kez kelimelere dökmeksizin, mürekkep ile düşünmeye, hislerine kulak vererek anlamaya, anlatmaya çalışır. Bu arayış, söylemek istediği söze göre kendine bazen somut bazen de soyut formlarla ifade yolları bulur. Genellikle kağıt üzerine mürekkep ile çalışan sanatçı bir problemi çözerken her seferinde malzemeyle tekrardan tanışır, yüzeyi keşfeder ve sorularına cevap arar.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda dört eseri yer almaktadır.

Çağla Köseoğulları

Defne Tesal, 8 Nisan 1985’te İstanbul’da doğdu. 2010’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü’nde lisansını, 2019’da Hollanda’da St. Joost School of Art & Design’dayüksek lisansını tamamladı. Ayrıca New York’ta bulunan School of Visual Arts ve Finlandiya’daki KulttuuriKauppila Kültür Merkezi’nin misafir sanatçı programlarına katıldı. Bireysel çalışmalarının yanı sıra topluluk bazlı Dream News inisiyatifinin ve HAH Kolektifin bir parçası. Defne Tesal’ın üretimleri tekrar eden hareketlere dayanıyor. Desen, dikiş, video ve mekana özgü enstalasyonları, kendisinin ve kullandığı malzemenin defalarca tekrar eden jestlerinden oluşuyor. Sanatçı yaşadığımız zamanın sürekli ve ileriye dönük hızına karşı yapıtlarında döngüsel, ritme sokan, akışkan ve durağan hareketleri temel alıyor ve izleyicisinin deneyimine açıyor. Kimi zaman iple, boyayla, kalemle manzaraları salt renk alanlarına veya hareket yönlerine indirgediği çalışmalar yapıyor; kimi zamansa zihnini karar vermekten alıkoyarak, spontane bir şekilde, sadece duyuları ile algıladıklarına tepki olarak ortaya koyduğu çizim, video ve performanslar üretiyor. Eserlerinin seyirciyle iletişime geçmesini; özellikle yerleştirmelerinde mekan, yapıt ve izleyicinin etkileşim içinde bulunmasını amaçlıyor. Tesal yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda iki eseri yer almaktadır.

Defne Tesal

Eda Soylu’nun çalışmaları, özlem ve aidiyet kavramları üzerinde durur, birey ve toplumsal hafıza ilişkisine odaklanır. Soylu, yerleştirme odaklı olmak üzere birçok farklı teknik ile çalışır. Özellikle benliğin ve toplumun birikmiş katmanlarını somutlaştıran buluntu nesneler kullanır. Bu nesnelerin kullanımı üzerinden bireysel ve toplumsal hafızanın nasıl çalıştığını, birbirini nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini derinlemesine inceler. Yaklaşımında ince bir ikilik vardır. Bu ikilik, çalışmalarının temelidir. Şiddetin kanıtlarını renkli, hafif ve kusursuz nesnelere dönüştürdüğü gibi, hüzün ve boşluk nesnelerini de katlanılabilir nesnelere dönüştürür. Hafıza, hatırlamanın yanı sıra unutmayı da içerdiğinden, empati ve şefkatin en saf hallerini tam anlamıyla somutlaştırmak için sessizliğin derecelerini işleri bünyesinde ele alır.

Color Studies / Renk Çalışmaları
Doğadan feyz alınarak üretilmiş olan “Renk Çalışmaları”, doğanın davranışsal özelliklerini renk kullanımı üzerinden ele alır. Renklerin kendi içinde barındırdığı matematik ile doğanın kendi içinde barındırdığı matematik benzerlik gösterir. Doğanın dengesi ve döngülerinin tekrarı kişiye kendini anımsatır. Bu çalışmaların ana amacı denge unsurunu daimi kılarak ahengi ortaya çıkarmaktır.Her resim kendi içinde dengededir. Grup olarak bir araya getirildiklerinde ise dengenin kapladığı alan her yöne genişler. Bahsedilen ahenk birde ve bütünde olan, çoğalması veya eksilmesi durumunda varlığından kaybetmeyen türdendir. “Kötü” diye nitelendirebileceğimiz bir renk yoktur; yalnızca bir araya geldiğinde “dengesiz” olarak nitelendirebileceğimiz renk toplulukları vardır. Bu çalışmalardaki renkler dengeli bir zeminde toplandığında üretim süreci bir meditasyon haline dönüşür. Meditasyon dengedir. Renk Çalışmaları, bu bağlamda renklerin dengesi ile bütünleşmeyi sağlayan dingin bir çalışma metodudur.

Eda Soylu

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda yirmi dört eseri yer almaktadır.

Emin Mete Erdoğan, 2010’da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü bitirdi. Sanatçı eserlerinde teknik resimle klasik resim tekniğini bir araya getiren melez bir tarz oluşturur. Erdoğan, kimi zaman mitolojik hikayelerden kimi zaman da bilimsel düşünceden esinlenir. Bu iki zıt gibi görünen kutbu eserlerinde birleştirir ve kendi güncel yorumuyla izleyiciye aktarır. Kompozisyonlarında kullandığı imge seçimlerinde bir zamana veya mekana odaklanmaz. Geçmişi ve bugünü, doğuyu ve batıyı aynı kadrajda kullanır. Kendi deyimi ile işleri zaman altı ve mekan üstüdür.

Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar
“Bitkiler, Hayvanlar ve Binalar” çalışmasında, binalar insan aklının bir metaforu. Normalde doğada insanları hayvanların yaşam alanını işgal ederken görürüz. Burada tam tersi bir durum var. İnsan yapımı olduğu belli ve içinde insanları görmeyi beklediğimiz bir yapıda insan yerine hayvan ve bitkileri görüyoruz.

Bu yapıyı ele geçirmiş gibiler. Normalde görmeye alışık olmadığımız bir sahne oluşturarak izleyicinin kafasındaki doğa, insan gibi kavramlar üzerine yeniden düşünmesini ve belki de bunlarla ilgili tanımlamalarını değiştirmesini sağlamayı amaçlıyorum.

Emin Mete Erdoğan

Erinç Seymen (1980, İstanbul) Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. 2006 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde Bob Flanagan üzerine yazdığı tez ile yüksek lisansını tamamladı. Militarizm, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim kodları, toplumsal cinsiyet, milliyetçilik gibi konular üzerine çeşitli konferanslara katıldı. Siyahi, Kaos GL gibi dergilerde yazıları yayınlandı. 2002 yılından itibaren, İstanbul, Ankara, Viyana, Paris, Londra, Helsinki, Lizbon ve Eindhoven’da kişisel sergiler açtı ve karma sergilere katıldı. Sanatçı, İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır.

Sigortalı, sirklerde, yunus parklarında ve hayvanların performansçı olarak istismar edildiği diğer platformlarda sahnelenen acımasız gösterilerden hareketle, insanın, kontrol altında tutulabilir tehlikeden aldığı tuhaf hazza odaklanır.

Hayvanların beden ve akıl sağlığını tehdit eden, her yaş grubundan izleyiciyi merak, neşe ve heyecana boğan bu gösteriler insan doğasının en karanlık yanlarından birini ifşa eder: Asla göğüslemek istemeyeceğimiz tehlikeleri hayvanların (ve kimi zaman da insanların) göğüslemeye zorlanmasından alınan haz. Bu bağlamda “Sigortalı”, kaza risklerinin tetiklediği kaygının, kendini ve sahip olduklarını güvence altında tutmanın konforuyla bertaraf edildiği, empatinin “schadenfreude”yle yer değiştirdiği an’ın bitimsiz bir tezahürü gibidir.

Erinç Seymen

Erman Özbaşaran 1982’ de Çorlu’da doğdu. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir. Erman Özbaşaran çalışmalarında, lekeler, çizgiler, kenarda bırakılmış ya da hurdalaşmış nesneleri, yıkılmış ve kaybolmaya yüz tutmuş eski tarihi yapıları, mimari detayları, belirli belirsiz cisimleri ve şekilleri kullanır. İşlerinde fon olarak, bir plan etkisi yaratarak, ‘yok olmaya’ mahkum dokular inşa etmeye çalışır. Bu aynı zamanda deformasyona da yol açar. Sanatçının kendi çektiği ve daha sonra manipüle ettiği fotoğraflar, kent manzaralarının detaylarını içerir. Kent manzaraları, kent yaşamı, soylulaştırma projeleri, bitmeyen inşaat ve yıkım faaliyetleri, fotoğraflar içerisinde görülebilen/sezilebilen konuları içerir. Sanatçı, Eksen serisi ile resmin yüzeyindeki zaman-mekân problemini merkeze alıyor ve yüzeyi bir ufuk çizgisiyle ikiye bölerek yaşanılan zamanın geçmiş ve gelecek ile nasıl ayrıştığına ve birleştiğine dikkat çeker. Sınırlarını belirlediği bir yüzeyde hayali bir peyzaj yarattığı Eksen serisi ile sanatçı, doku, renk ve ışık konularına eğilir.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda iki özgün eseri ve özgün eserlerin sanatçı imzalı Bayou Villas’a özel, 11 adet ve 8 adet baskı versiyonları yer almaktadır.

Erman Özbaşaran

Hamza Kırbaş, 1992’ de Batman’ da doğdu. 2017’de Batman Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümünü bitirdi. 2015-2016’ da Polonya, Silesia Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Tasarım bölümünde eğitimine devam etti.

2018 Warsteiner Blooom Award ödülüne Türkiye’den aday gösterildi. Çalışmaları; Türkiye başta olmak üzere Almanya, Brezilya, Baja California, Ekvador, İngiltere, New York, Malta, Macaristan, Polonya, Fransa, Hong Kong, Yunanistan ve İtalya’da birçok sergi, festival ve bienalde sergilendi. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Bölümü’nde Yüksek Lisans eğitiminedevam etmektedir.

Pinokyo Sendromu No:4:
Pinokyo Sendromu Serisi, hepimizin bildiği Pinokyo metaforundan referans ile ortaya çıkan ve günümüz insanını ele alan eleştirel ve sorgulayıcı bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Pinokyo’nun yalan söylerken uzayan burnunun gerçek hayattaki karşılığının bir aynadan yansıması gibi ele alınmıştır. Bu bağlamda birkaç sorudan yola çıkılarak izleyiciye bazı sorular sorulmaktadır. Peki kim bu Pinokyo? ben olabilir miyim? Ya da sen olabilir misin? Yoksa hepimiz Pinokyo muyuz?

Hasan Pehlevan (1986, Silvan), Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden 2010’da, ve Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Yüksek Lisansından 2018’de mezun oldu. İşlerinde formun gücüne inanan sanatçı, “algı – yanılsama” üzerine tez yazmıştır. Öncesi-sonrası tarihsel bir önem taşıyan formları tekrar restore etmektedir. Aynı zamanda iç ve dış mekan, kamusal alanlara anonim müdahaleler ile duvar resimleri gerçekleştiriyor. Çalışmalarında aidiyet, kimlik ve tarihi kültürel yapıların tahribatı üzerine odaklanmaktadır. şehirler, insan ve tarih üzerindeki etkilerini inceleyip araştırarak, yıkımlar ile birlikte yeni kültürel kodların oluştuğunu tespit eden Pehlevan, geleceğe kültürel bir miras bırakmanın mümkün olup olmadığı kaygısını güdüyor. İnşa ve kentleşmeyle beraber yıkılan kentler, değişen dönüşen şehirler görmekteyiz. Yıkımlar, sadece değişen dönüşen binaları değil; ekoloji, sosyoloji, ve antropoloji gibi alanları da etkilemektedir. Son dönemlerde tarihi mekanların tahribatı üzerine inceleme yapan sanatçı; inşa ve yıkımların çok hızlı bir şekilde ilerlediğini, yapıların koruma altına alınmayarak ya da yıkılarak yok edildiğini ve hafızasının boşaltıldığına tanık oluyor ve çalışmalarında yansıtıyor.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda 3 eseri yer almaktadır.

Hasan Pehlivan

Ilgın Seymen 1980 yılında İstanbul’da doğdu. 2002 yılında Marmara Üniversitesi Heykel bölümünden mezun oldu. Ardından 2007 yılında Academy of Art University, San Francisco’da heykel üzerine Yüksek Lisans yaptı. Kitle iletişim araçları ve tüketim alanı altında şekillenen yaşam biçimlerine şakacı bir eleştirel yaklaşım, sanatsal pratiğinin yöntemini oluşturur. Kaynağını içinde yaşadığı toplumsal çevreden alan çalışmaları, kitle kültürünün görsel dilini yeniden yapılandırarak, kendi deneyimlerini yansıtır. Ilgın, şimdi yaşananları hem ‘yaşadığımız çağ’ hem de ‘sindirdiğimiz an’ olarak iki anlamda çözümler. Bu girişim, hayatın önemsiz ayrıntılarını farklı açılardan düşünmeye davet etmekte ve hayat tarzlarının oluşumunda büyük önem taşıyan önermelerin varlığına işaret etmektedir. Gündelik hayatın içinde zorunlu olarak karıştığı nesne ve imgeler, anlamları ve ortak paydadaki konumları nedeniyle işlerin malzemesi olurlar. Duygusal – duyusal olanla yakın ilişki içinde analitik bir yapı üzerine kurgulanan eserler, ironik ve hicivli anlatımlara dönüşür. Bu yaklaşımın arkasında yatan şey, önümüzdeki karanlık günlerin kaygısını taşırken, şimdinin varlığına neşeli bir şekilde eleştirel bir şekilde tepki vermenin oldukça iyi bir tavır olduğu fikridir.

Ilgın Seyman

Sentetik Oluşumlar
Ilgın Seymen’in sanat pratiği, çevresel dönüşümler, kitlesel medya ve tüketimin etki alanı içinde biçimlenen yaşam tarzlarına odaklanır. Eleştirel ama oyuncu bir yaklaşıma sahiptir. Günlük yaşamın görsel dilinin aktarımında, sunulanı olduğundan daha çekici kılmak için oluşturulan görsel albeni, işleri kurgularken kullandığı bir öğedir. Malzeme, form ve isim bütünlüğü, işlerin açığa çıkaracağı potansiyel düşünce ve hislerin temelini oluşturur. Akışkan Hisler serisinde sanatçı, topoğrafik haritalamadan yola çıkarak insana dair duygu ve hislerin bir haritasını çıkarır.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda 5 eseri yer almaktadır.

Merve Şendil, dokuma pratiğini tuval üzerine uyguladığı kumaş ve boya ile sürdürüyor. Sanatçı görüntüleri piksellere dönüştürüyor, ardından dijitali fiziksele taşımak için daha geleneksel medyumlar kullanıyor. Neredeyse piksel piksel nakış gibi duran bu çalışmalarda sanatçı, hayal gücünün gerçeklerini betimliyor. Renk paleti, boyanın dokusu ve pikselli imgeler, gerçekliğin farklı alanlarına ileri geri hareket ederek genişletilmiş bir varoluş alanı açıyor. Merve Şendil 1982 yılında Ankara’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi “Resim” bölümünden mezun oldu. 2007 yılında “Underscene Project”i kurdu ve Finlandiya, İsviçre, Almanya’daki birçok ortak serginin yanı sıra Fransa ve Macaristan’daki misafir programlarına katıldı.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda iki eseri yer almaktadır.

Serdar Acar, 1992 yılında İstanbul’da doğdu. 2012-2016 yılları arasında eğitim gördüğü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden bölüm üçüncülüğü ve mezuniyet projesi birinciliği ile mezun oldu. 2017 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Yüksek Lisans Programına kabul edildi.

Merve Şendil

Sanatçı, İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarını sürdürmektedir. Sanatçı, çalışmalarında günümüz insanlarının yalnızlığına ve bu yalnızlık içerisinde bizlere mümkün kılınan var olma biçimlerine odaklanmakta ve birey için alternatif var oluş alanları yaratmaktadır. Bunu yaparken, gerçeküstücü pastoral bir alternatif gerçeklik alanı içerisine konumlandırdığı figürleri ve imgeleriyle; yalın, son derece çabasız ve kendi deyimiyle ‘’arafta kalmış (büyümek ve büyüyememek) bir çocuğa aitmişçesine’’ oluşturduğu kompozisyonlarıyla izleyiciye, yüzey üzerindeki hikayeye kendi kurgu ve yorumlarını katabilecekleri boşluklar ve devamlılıklar bırakmaktadır.

Serdar Acar

Pastel ve soft renk paletiyle öne çıkan minimal çalışmalarını sanatçı ‘şeyler’ bombardımanına tutulduğumuz bu çok renkli ve kontrast döneme yönelik bireysel ve sakin bir karşı koyuş’’ şeklinde açıklarken, perspektif kullanımında uzakdoğu ve minyatür sanatının derinliksiz ve tanrısal perspektif (üstten bakış) yöntemine sıkça başvurduğu görülür. Doğa manzaraları, özellikle dağlar ve genellikle yüksek tepeli coğrafi oluşumlar, sıklıkla kullanılan servi ve ev imgesiyle, bazen pembe ya da siyah olabilen göl kenarları elbette görünenin ötesinde bir anlam arayışı ve dolaylı bir imayı izleyici için gözler önüne sererken, bireysel bir yorum beklentisiyle hemen her çalışmayı interaktif bir duygu ve düşünce alanına dönüştürür.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda sekiz eseri yer almaktadır.

Sevim Kaya Detay çalıştığı yeni oluşumlar, bitkiler ve kök görüntüleri görkemli bir şölen gibi toprağın himayesi altında salınırken, zamanın hızı ile bu mucizeyi görebilmek ayrı bir mucize haline geliyor. Gerçekliğin kopyası olmaktan ziyade bu şölenin oluşturduğu görkemdir önemli olan. Toprağın altında gerçekleşen bu şölen, mikro görüntüleri fark ettiğimizde ortaya çıkar. Oldukça yavaş hareket eden bitkiler kullandığı teknik ile zaman kavramının yeniden bilince çağrılmasını sağlar. Genelde bitkilerin davranışlarını pek fark etmeyiz gözümüze çok yavaş görünürler. Ancak zamanı yavaşlatır perspektifi bitkilerin bakış açısına kaydırırsak olaylar görkemli bir hal alır.

Sinan Logie (1973, Brüksel), Institut Superieur d’Architecture Victor Horta’da Mimarlık eğitimini tamamladıktan sonra, Belçika’nın en yenilikçi mimarlık ajanslarından L’Escaut ile birlikte çalışmaya başladı. Logie, 2005’ten beri hem Belçika’da hem Türkiye’de üzerinde çalıştığı projelerle kendi mimari ve sanatsal işlerini geliştirdi. Kendisi günümüzde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde mimarlık tasarımı dersleri vermektedir. Logie, işleriyle uzam, beden ve zihin arasındaki ilişkiyi, sanat aracılığıyla tartışıyor.

Sevim Kaya

Bu jestik soyutlamalarıyla Logie, Soyut Sanat ve Soyut Dışavurumculuğu güncel bir dille bir araya getirmiş oluyor. Hem Konstrüktivist elemanların, hem Soyut Dışavurumculuğun öncülü Romantik peyzaj soyutlamalarının, hem de Hareket Resmi’ne mahsus resimselliğin, bugünün geç Modernist global büyük kentlerinin çok boyutluluğu ve dinamizmini ifade eder şekilde bir araya geldiği eserler, tamamen özgün bir görsellik arz ediyor. Logie’nin fırçasında; net, sabit ve kütleli olan; hareketli, geçici ve uçucu olanlarla dengeleniyor ve 21. yüzyıla mahsus melezleşmenin sevecen bir analizine dönüşüyor.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda 5 özgün eseri ve diptik olan bir özgün eserinin Bayou Villas’a özel 8 adet imzalı baskı versiyonu yer almaktadır.

Awesome Bros, Londra ve istanbul Studyolarının sahibi ve yürütücüsü olan Süleyman Yılmaz, Istanbulda yaşamaktadır. Stüdio, kamusal alanda mimari ölçekli digital yerlestirmeler ve veri ile hikaye anlatımları üzerine sanat ve deneyim projeleri üretmektedir. Digital yetkinliginin tüm olanaklar ile, izleyicisine mimari ve iç mimarinin digital ile birleşiminden oluşan yeni gerçeklikleri sunan Süleyman Yilmaz, mekan, ışık ve sesi kullanarak sarmalayan deneyimler, gerçek zamanlı performanslar ve alana özel yerleştirmeler gibi çeşitli formlarda sanat ve tasarımlar üretmektedir. Son yıllarda, doğa ve iklim krizi üzerine ürettiği eserler iklim verilerini sanat ile tercüme etmeye çalışan sanatçı, COP27 İklim Zirvesinde ve United Nations New York merkez binasında iklim üzerine eserlerini solo sergi olarak sergileme fırsatı bulmuştur. Süleyman Yilmaz yerel ve global ölçekli projeleri ile , German Design Awards, Maxim Awards, Steve Awards, Kristal Elma Buyük Ödül gibi birçok ödüle layik görülmüs ve Galata Kulesi, Royal Albert Hall, Yere Batan Sarnaci, Atatürk Kültür Merkezi, Kiz Kulesi, Kapadokya peri bacalan gibi birçok ikonik yapi üzerinde projeleri sergilenmistir.

Süleyman Yılmaz

We Will Bloom Again
“We Will Bloom Again”, doğal yaşamdaki doğum ve ölüm arasındaki sonsuz döngüyü, anlatmaya gayret eden hipnotik etkiye sahip bir video sanatıdır. Sanatçı bu döngüyü anlatmak için spiral formunda, dizilmiş çiçek videolarından faydalanmıştır.

Uğur Daştan 1991 yılında İstanbul’da doğdu. 2009 yılında Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü’ne, 2015 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde eğitim aldı. 2019 yılında kabul edildiği Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi sürmektedir. Sanatçı, çalışmalarını ve yaşamını İstanbul’da sürdürmektedir. Çalışmalarında doğa kavramına odaklanan sanatçı, doğayı insan algısı temelinde ele alır ve bu doğrultuda ortaya çıkabilecek kompozisyonların sınırlarını araştırır. Kâğıt üzerine akrilik boya ile ürettiği bu resimlerde sanatçı, renkleri neredeyse şeffaf sayılabilecek bir hafiflikte kullanır. Leke ve zemin ilişkisi üzerine odaklanır. İzleyiciye serbest bir yorum alanı açan bu resimler, semboller ya da hikayeler üzerine eğilmez; hayal gücünün engin kavrayışına seslenir.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda on altı eseri yer almaktadır.

Uğur Daştan

1992, Manisa doğumlu Umut Toros, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü mezunudur. İzmir’de yaşayıp, çalışmaktadır. Umut Toros çalışmalarında “İz” ve “Bellek” kavramları üzerine yoğunlaşır.

Genellikle doğada rastladığı hatırlatıcılara odaklanan Toros, izleyicinin belleğinde de bir şeyler anımsatabilecek yeni bağlantılar yaratmayı amaçlar. Bu akışın sonucunda ortaya çıkan rastlantılar, izleyici için bir hatırlatıcıya dönüşür ve hafızasında gizli kalmış bir anıyı ya da bir duyguyu gün yüzüne çıkarır.

Fermata Serisi Umut Toros’a ait “Fermata” isimli suluboya serisi, sanatçının yaptığı yolculuklar esnasında doğada dikkatini çeken görüntülerin soyutlanmış hallerinden oluşmaktadır. Kat edilen mesafeden çok o eylemi gerçekleştirmenin daha önemli olduğuna inanan sanatçı, yolculuğu esnasında bu ikilemi sorgulamaktadır.

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda otuz bir eseri yer almaktadır.

Yonca Karakaş 2012 de Yıldız teknik üniversitesi sanat ve tasarım fakültesi, fotoğraf ve video programınından mezun oldu. 2014’de Pg Art Gallery‘nin temsiline girdi. yurt içi ve yurt dışında aralarında Akbank Sanat , İstabul Modern, Guy Hepner gibi galerilerin de bulunduğu bir çok sergiye katıldı. ilk kişisel sergisini 2017 de Pg Art Gallery’de gerçekleştirdi. 2019 Yılında istanbul üniversitesi felsefe bölümüne girdi ve halen devam etmektedir.

Yonca Karakaş , fotoğraf disiplininden hareketle belleğinde yer edinen genetik mühendisliğiyle bitki, hayvan ve insan formlarıyla kurguladığı fotoğrafları, insanın mükemmellik arayışına uzanan “-mış gibi” yaptığı durumları, kimlik ve aidiyet duygusuyla şekillenen ideal yaşam üzerinden izleyicisine aktarıyor. İzleyicinin ‘’gerçeklik’’ algısını kullandığı objeler, mekan, durum ve karakterler ile değiştirerek yeni bir evren yaratıyor. Çerçeve içinde etler, şekerden haçlar, dev ıstakozlar, kusursuz tenler, göz temasıdan kaçınan android ve soğuk karakterler, genler, klonlama, bellek gibi konular üzerinden yeni bir olasılığa imkan sunuyor. Ataları tarafından nesillere aktarılan her türlü bilgi ve hikaye bugünün ve geleceğin yol göstericisi halinde.

Yonca Karataş
Yonca Karataş

Tüm bu gerçekliğe sarılıp sınırlı hayatını buna göre şekillendiren varlık, idealar dünyasında şeylere verdiği anlam sayesinde öz’e yani asıl gerçekliğe ulaşamıyor, idealarla oyalanıyor. Sanatçı çalışmalarında genel olarak var olan evrenin hikayelerini alternatif evrenlerde gösteriyor, bunu yaparken de tarih, din, psikoloji ve bilim üzerinden ilerlemeye çalışıyor. Karakaş’a göre edinilen her bilgi, zihnin tüm özgürlüğünü elinden alır. Özgür zihin zamanla belirli dogmalara sahip olarak özgürlüğünü tamamen yitirir ve norm olarak gördüğü bu yitiriliş sürecini hiçbir zaman kavrayamaz. Varoluş çabası içerisinde olan insanın en büyük sorunu, zamanla etrafını kuşatacak olan bu birçok duvardan habersiz yola çıkmasıdır.

Ne yazık ki yolun sonunda evrensel tek bir zihin yapısı ile karşı karşıya kalmıştır. Gerçeklik! “gerçeklik” olarak gördüğümüz her şey “şeyler” arasında kurduğumuz zamansal ve uzamsal ilişkilerdir. Var olana yüklediğimiz tüm bu anlamlar onların kendi öz halleri değil, bizim deneyimsel alışkanlıklarımızla ilgilidir. Yani varlıklar arasındaki bağıntıların bilgisini edinemez, sadece kendimizce anlamlar yükleyebiliriz…

*Sanatçının, Bayou Villas koleksiyonunda 3 eseri yer almaktadır.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir