İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazın Keyfi İş Kültür’ün Yeni Kitaplarıyla Çıkıyor

İncelikli araştırma ve tarih kitaplarından sürükleyici polisiyelere, ilham veren hayat hikâyelerinden etkileyici dizelere, gotik klasiklerden kılavuz kitaplara, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın yeni eserleri yaz boyunca okuyuculara eşlik ediyor.

İnceleme-Araştırma & Tarih

Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi II (1600-1914)

Suraiya Faroqhi – Bruce McGowan – Donald Quataert – Şevket Pamuk 

Çevirenler: Ayşe Berktay – İsmail Ferhat Çekem – Hande Koçak

Editörler: Halil İnalcık – Donald Quataert

Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi II

“Elinizdeki eser, hem Osmanlı toplumsal ve ekonomik tarihi alanını özetliyor hem de yeni bilgi ve perspektiflere açılıyor. Yarım yüzyıllık bir bilgi ve araştırmalar birikimine yaslanırken, hâlâ emekleme aşamasında olan bir çalışma sahasını tek bir ciltte toplamaya çalışıyor. Aynı zamanda, değişik bölümlerin yazarları kendi araştırma bulgularını sunuyor, bilinenlerin sentezinden yeni sorgulama ve çözümlemelere uzanıyorlar.

Editörlüğünü yaptığımız ciltte bu dört dönemin yani sırasıyla 1300-1600 arası ile 17., 18. ve 19. yüzyılların her biri, konunun bir uzmanı tarafından bağımsız olarak hazırlanmış; buna karşılık tüm eserin yaklaşım birliği, her dönemi siyasal, ekonomik ve toplumsal yönleriyle kucaklayan ortak bir plan yoluyla sağlanmıştır, kanısındayız.

Bu eserde, mümkün olan her noktada yeni perspektiflerden hareketle ve gerek özgün arşiv malzemelerine gerekse bu kaynakları kullanarak yapılmış en son çalışmalara dayanarak, Osmanlı toplumsal ve ekonomik gerçekliğini küresel bağlamı içinde yorumlamaya çalışmış bulunuyoruz.” 

Halil İnalcık-Donald Quataert

Teşkilat-ı Mahsusa (Umûr-ı Şarkiyye Dairesi) Tarihi / Cilt III-II: 1918                

Ahmet Tetik

1917 Ekim Devrimi sonrasında Rusya’nın Osmanlı Devleti ile mücadele alanı, önce Kafkasya olmak üzere ağırlıkla Kırım ve Türkistan’dır. Bir yandan askeri çatışma devam ederken, cephede ve cephe gerisinde bütün vasıtalarıyla süren hararetli bir istihbarat savaşı yaşanmaktadır. Teşkilat-ı Mahsusa’nın (Umûr-ı Şarkıyye Dairesi) görev ve sorumluluk alanına giren coğrafyadaki halkların sosyal yapıları ile yaşanılan siyasi hareketlilik tahlil edilerek, bilgilendirme raporları hazırlanır. Bölgeye yönelik siyasetin hayata geçirilmesinde, Umûr-ı Şarkıyye Dairesi Müdürü Ali Başhampa’nın idaresinde dairenin tüm mensupları etkin rol oynar. 

Teşkilat-ı Mahsusa tarihinin arşiv belgeleriyle ortaya konulduğu külliyatın bu son cildinde, 1918 yılında Rusya’da ve Kırım’da, kuruluş hedefleri kapsamında yürütülen faaliyetlere yer verilerek hem toplumsal hafızaya katkı sağlamak hem de tarih bilincini canlı tutmak amaçlanıyor.

Aşiret Mektebi – Osmanlı Eğitim Tarihinde Bilinmeyen Bir Girişim                

Mehmet Ali Neyzi

Sultan II. Abdülhamid’in, aşiret yapısının hâkim olduğu bölgelerdeki aşiret reisleri ile saray arasında sağlam bir ilişki kurmak amacıyla 1892’de İstanbul’da açtırdığı Aşiret Mektebi, imparatorluk dahilindeki Arap aşiretlerine mensup çocuklara, sarayın himayesi altında eğitim imkânı vermek, saltanata ve devlete bağlılıklarını artırmak ve bölgelerine döndüklerinde sadakatle hizmet etmelerini sağlamak amacını taşıyordu. Daha sonra okula Kürt, Arnavut ve Türkmen aşiretlerinden de öğrenci kabul edildi. Mehmet Ali Neyzi’nin bu çalışması, Aşiret Mektebi’nin kuruluş süreci, Diyarbakır’dan Bağdat’a, Trablusgarp’tan Yanya’ya pek çok vilayet ve sancaktan gelen çocukların Türkçe, Fransızca, tarih, coğrafya, matematik ve ilahiyat gibi alanlarda eğitimi ve okul hayatları ile mezuniyetlerinden sonraki yaşam hikâyelerine odaklanıyor. Tanıklıklar, belgeler ve fotoğraflarla Aşiret Mektebi, Tanzimat sonrası Osmanlı eğitim tarihinin pek az bilinen bir dönemine ışık tutuyor.

Gelibolu                

Alan Moorehead

Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu

İş Kültür yeni çıkan kitaplar

“Mustafa Kemal saldırının başından beri Anzak cephesinde, en şiddetli çarpışmaların ortasındadır. Komutası altındaki 19. Tümen, Yeni Zelanda ilerleyişinin ilk darbesini karşılamış, 7 Ağustos’ta Avustralya hafif süvarilerini yok etmiş, o andan bu yana da gece gündüz savaşa devam etmiştir. Kemal’in gözünde Türklerin durumu ‘son derecede hassastır’. Bu görüşlerini 8 Ağustos’ta Liman’ın kurmay başkanına telefonda iletir. Ona göre Conkbayırı’ndaki karışıklığı düzeltmek üzere hemen bir şeyler yapılmazsa, tüm vadiden çekilmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle bütün cephenin tek bir komuta altında toplanması gerekir. ‘Eldeki bütün birliklerin komutam altına girmesinden başka çare yoktur’ der.”

İtilaf Devletleri’nin Çanakkale harekâtının amacı Boğazlar’ı geçip başkent İstanbul’u ele geçirmek, böylece Osmanlı İmparatorluğu’nu savaş dışı bırakarak Almanya’yla savaşan Rus ordusuna destek sağlamaktı. Avustralyalı savaş muhabiri ve yazar Alan Moorehead, resmi kayıtlar, belgeler, özel mektuplar, günlükler ve hatıralardan faydalanarak iki tarafın savaş hazırlıklarını, Çanakkale deniz ve kara muharebelerini, siyasi ve askeri sonuçlarını aktarıyor.

Hayvanlara ve Hayvanları Sevenlere Açık Mektup              

Frédéric Lenoir 

Çeviren: Alp Tümertekin

İş Kültür

Hayvanların, genel olarak da doğanın insanın hizmetindeki araçlar olarak görülmesi, düşünce gelenekleri tarafından öteden beri meşru görülmüştür. Fransız sosyolog ve Hayvanlar İçin Birlikte Derneği’nin kurucusu Frédéric Lenoir ise Hayvanlara ve Hayvanları Sevenlere Açık Mektup’ta hümanist düşüncenin bir sonraki durağının, insan-merkezli çerçevesinden kurtularak Dünya’da yaşayan tüm duyarlı varlıkları kapsayacak şekilde genişleyeceği daha yüksek bir etik aşama olacağını öne sürüyor. “İşte o zaman, ‘insaniyetli olmak’ sadece diğer insanlara değil, duyarlılık ve farkındalık derecelerine göre bütün varlıklara saygı göstermek anlamına gelecektir,” diyen Lenoir, insanın, güçlerini bu yaşam biçimlerini sömürmek ve tahrip etmekte değil, koruyup onlara hizmet etmekte kullanabileceğini belirtiyor.

Anı 

“Çoklar Vardır ki Hayca Annamazlar!” – Ermeni Harfli Türkçe Yayınlar

Gazanfer İbar

yeni çıkan kitaplar

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Ermeniler hem Türkçe hem de Ermeniceyi dil olarak kullanıyordu. Türkçenin Ermeni harfleriyle yazılması, Türkçe konuşan ancak Ermeniceyi bilmeyen veya az bilen Ermeni nüfusun yazı aracılığıyla kendini ifade etmesi ihtiyacından ortaya çıktı. Dinleri Ortodoks, dilleri Türkçe olan Karamanlıların Grek alfabesini kullandıkları gibi Türkçe konuşan Ermeniler de Arap harfleri yerine, kendi kutsal kitaplarındaki Ermeni alfabesini yeğlediler. Böylece önce yazma eserlerde din, edebiyat, felsefe hatta doğa ve ziraat alanlarında karşımıza çıkan Ermeni harfli Türkçe metinler, matbaanın kullanılmasıyla birlikte hukuktan eğitime, fen bilimlerinden edebiyata yayılan çok farklı yayın türlerinde görülmeye başlandı.

Karamanlılar ve Grek harfli Türkçe yayınlar hakkındaki Anadolulu Hemşehrilerimiz ile İkinci Meşrutiyet dönemi matbuat tarihine dair Meşrutiyeti Çok Sevmiştik adlı kitapları daha önce İş Kültür okurlarıyla buluşan Gazanfer İbar, bu yeni çalışmasında uzun yıllardır yurtiçi ve yurtdışı kaynaklardan toplayarak bir araya getirdiği, bir kısmı arşivlerde bile bulunmayan Ermeni harfli Türkçe yayınları tanıtıyor. Grek harfli Türkçe ile birlikte Anadolu coğrafyasında Türkçenin bir başka kullanım biçimine dair roman, hikâye, şiir, tiyatro, çeviri metinler gibi eserlere yer veren kitap, gazete, dergi, ilan, broşür gibi yayınları okurla paylaşıyor.

Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi

Aytaşı

Wilkie Collins

Çeviren: İsmail Ferhat Çekem

Gizem ve dedektif romanlarının öncüsü kabul edilen İngiliz yazar Wilkie Collins’in, 1868’de dostu Charles Dickens’ın “All the Year Round” dergisinde tefrika edilen sürükleyici eseri, Hindistan’da bir tapınaktan çalınan Aytaşı’nın ikinci defa çalınmasını konu ediniyor. Tıpkı bir elmasın yüzeylerini tek tek işler gibi, olay örgüsünü farklı tanıkların ağzından aktaran eserde, eksantrik dâhi dedektif karakter, şüphelilerle dolu kır evi ve olayın suç mahallinde yeniden canlandırılması gibi temaların da ilk örnekleri görülüyor. Eser, İngiltere-Hindistan ilişkilerini ele alışı bakımından da çağının ötesinde bir anlatı sunuyor.

Vathek

William Beckford 

Çeviren: Deniz Resul

İngiliz koleksiyoncu, yazar ve eleştirmen William Beckford’ın bir yergi olan ilk eseri Memoirs of Extraordinary Painters’ı yirmi, seyahatleri hakkındaki Dreams, Waking Thoughts and Incidents’ı ise yirmi üç yaşındayken yazdı. Çok küçük yaşta büyük bir servet elde eden ve eksantrik bir yaşam süren Beckford, üç gün iki gece süren bir tür “trans” halinde yazdığını iddia ettiği başyapıtı Vathek’e kadar yazarlığından ziyade koleksiyonculuğu ve savurganlığıyla tanınıyordu. Çoğunlukla korku edebiyatının ve kimi zaman da Gotik edebiyatın ilk örneklerinden biri sayılan Vathek, kaotik ve baş döndürücü akışı, özellikle de dahil edildiği türlere tümden aykırı mizahıyla klasik mertebesini hak ediyor.

Modern Türk Edebiyatı Klasikleri 

Kandan Kına Yakılmaz

Hasan Hüseyin 

Toplumcu gerçekçi şiirimizin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin’in (1927-1984) bütün şiirleri Türkiye İş Bankası Modern Türk Edebiyatı Klasikleri Dizisinde yayımlamayı sürdürüyor. Eşi Azime Korkmazgil’in önsözünde, “Açlığı, işsizliği, zulmü ve yalnızlığı tatmıştın. Ağrıları tanır, yüreğini şiirlere şarkılara dökerdin. Gecen gündüzün şiirdi, aşkın özlemin şiirdi. Ve her bir şiirinin günışığına çıkarılışı, koskosca bir kavgaydı, sancıydı, coşkuydu, ölümdü,” sözleriyle anlattığı şairin Kandan Kına Yakılmaz isimli kitabı okuyucularla buluşuyor.

Türk Edebiyatı Klasikleri 

Canvermezler Tekkesi

Selim Nüzhet Gerçek

Günümüz Türkçesine Uyarlayan: Budak Kayabek

Selim Nüzhet Gerçek’in Ahmet Kâmil müstearıyla, Claude Farrère’in La Maison des Hommes Vivants adlı eserinden uyarlayarak 1921 yılında İleri gazetesinde yayımladıktan sonra 1922’de kitaplaştırdığı Canvermezler Tekkesi, esrarengiz olayları, doğaüstü karakterleri ve okura yaşattığı mistik ürpertilerle edebiyatımızın ilk gotik romanı olarak değerlendirilmektedir. 

Rivayete göre felsefe taşını ve ölümsüzlüğün sırrını bulan Sen Jermen Kontu, Sultan I. Mahmut zamanında gizlice İstanbul’a gelir ve bu sırrı birine öğreterek tekrar sırra kadem basar. Böylece yüzyıllardır insanların hayatlarını birtakım doğaüstü tekniklerle kendi vücutlarına aktararak yaşamlarını sürdüren Canvermezler ortaya çıkar. Toplumdan uzak ve gezgin yaşayan Canvermezler’i tanıyıp da hayatta kalan kimse yoktur. Tek istisnası, başından geçenleri insanlığı uyarmak için miras bırakan Ali Nail’dir. Ancak yaşayan kendisi midir yoksa hayaleti midir, burası meçhuldür.

Modern Klasikler Dizisi 

Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler

Horacio Quiroga – José Asunsión Silva – Juan Montalvo – Leopoldo Lugones – Manuel Gutiérrez Nájera – Roberto Arlt – Roberto Mariani – Roberto Payró 

Çevirenler: Banu Karakaş – Çiçek Öztek – Çiğdem Öztürk – İdil Dündar – Saliha Nilüfer – Seda Ersavcı – Süleyman Doğru

19. yüzyılın sonlarında sömürgeci yönetimlerin çöküşüyle birlikte Latin Amerika’da iktidar boşluğunu dolduran yerel elitler, yeni siyasi düzenler ve diktatörlükler inşa etti. Bu süreçte, yerli halklar, İspanyol ve Portekiz kökenlilerle kaynaşırken, Avrupa’dan gelen göç dalgaları bölgenin demografik ve kültürel dokusunu derinden etkiledi. 20. yüzyılın başlarında ise Latin Amerika, kültürel modernleşmenin eşiğinde yeni bir kimlik arayışına girdi: Modernismo akımının etkisiyle edebiyat, Avrupa geleneğinden sıyrılarak özgün bir dil ve estetik kazandı. Yazarların toplumsal meselelere, ulusal kimlik temalarına yönelmeleri, halklarının maruz kaldıkları eşitliksizlik ve adaletsizlik karşısında seslerini yükseltmeleriyle Latin Amerika edebiyatı kendi sesine kavuştu. Bu derleme, 1880-1930 yılları arasında Latin Amerika edebiyatında iz bırakmış usta kalemlerin öykülerini bir araya getiriyor. Kitapta yer alan 17 öykü, savaşların, devrimlerin ve toplumsal çalkantıların gölgesinde şekillenen Latin Amerika gerçekliğini farklı açılardan yansıtıyor. Yalnızca bir edebiyat seçkisi değil, aynı zamanda bir kıtanın ruhunu anlama rehberi olan derleme, okurları Latin Amerika’nın büyülü ve karmaşık dünyasına davet ediyor.

Kılavuz Dizisi

Eğitim Felsefesi

Olivier Reboul

Çeviren: Kağan Kahveci 

Fransız düşünür Olivier Reboul’un yalnızca eğitimciler için değil; yaşam boyu öğrenmenin değerine inanan, insanı ve toplumu anlamaya çalışan herkes için temel bir başvuru kaynağı sunan bu klasikleşmiş eserinde, felsefenin rehberliğinde eğitimin doğası, amacı ve anlamı üzerine kapsamlı ve bütüncül bir perspektif sunuyor. “Eğitim üzerine düşünmek, insan üzerine düşünmektir,” diyen Reboul, öğretmenin sınıftaki rolünden müfredatın içeriğine, değerlerin nasıl aktarılacağından eğitimin temelindeki otorite anlayışına dek birçok kritik konuya değiniyor.

Küresel Ekonomi Tarihi      

Robert C. Allen 

Çeviren: Hande Koçak

Niçin bazı ülkeler zengin bazıları ise yoksuldur? Aslında 16. yüzyıla girerken ülkeler arasındaki gelir farkları küçüktü, hatta bugün “Batı” ve “Doğu” diye nitelenen kültürel coğrafyaların önde oldukları farklı alanlar mevcuttu. Keşifler çağıyla birlikte, özellikle de Amerika’nın keşfini izleyen dönemde fark giderek açıldı. İngiltere, küreselleşmenin meydan okumasına Endüstri Devrimi’yle yanıt vererek yeni bir çığır açarken Batı Avrupa ve Kuzey Amerika da çok geçmeden zenginler kulübünde yerlerini aldılar. Endüstri Devrimi’nden önce dünya imalatının büyük bölümü Asya’da yapılırken, 19. yüzyılda gelişmiş ülkelerin modern teknolojiye dayanan rekabeti dünyanın Batı dışında kalan yerlerinde yerel endüstrileri büyük ölçüde çökertti ve belli tarım ürünlerinde uzmanlaşmış “azgelişmiş ülkeler” ortaya çıktı.

Yaratıcılık

Vlad Glăveanu

Çeviren: Sevgi Halime Özçelik

Yaratma edimi, insan olmanın belirleyici unsurlarından biri. Yaratıcılığı incelerken aslında kendimizle ve içinde yaşadığımız toplumlarla, hatta gelecekle ilgili pek çok şeyi de keşfediyoruz. İlk aletlerin icadından mağara resimlerine, güzel sanatlardan mucitlerin laboratuvarlarına ve günümüzdeki reklam kampanyalarına kadar yaratıcılığın uzun bir tarihi var. Bu kitap onun doğasını, farklı veçhelerini, süreçlerini ve sonuçlarını anlamak için yaratıcılığın tarihini, teorisini, pratiğini kültürel bağlam içerisine yerleştirerek, sosyokültürel ve psikolojik bir perspektiften incelemeye girişiyor. Yaratıcılığın ve yaratıcılık araştırmalarının geleceğine odaklanırken yaratıcı insanları ve yaratımlarını, onları mümkün kılan toplumsal, maddi ve tarihsel bağlam içinde nasıl anlayabileceğimizi tartışıyor. 

Biyografi Dizisi

Macellan 

Laurence Bergreen

Çeviren: Ebru Kılıç

Dünyanın çevresini dolaşmadığı halde bunu yapan ilk insan olduğu yolunda şöhret yapan Ferdinand Macellan (1480-1521), kendisine ün kazandıran seferine İspanya Kralı I. Carlos adına çıkan Portekizli bir deniz subayıydı. Dönem Keşifler Çağıydı ve keşifler, denizlerde yapılıyordu. Macellan’ınsa kendisini Keşifler Çağının en büyük kaşiflerinden biri haline getirecek bir sabit fikri vardı: Kristof Kolomb’un yapamadığını yapmak ve batıya giderek doğudaki Baharat Adaları’na varmak. Macellan, kendisine sağlanan beş gemiyle 1519 Eylül ayında yola çıktı. 1522 Eylül ayında o beş gemiden sadece biri, içinde sefil durumda on sekiz kişiyle perişan halde İspanya’ya döndü. Filosunu bilinmeyen denizlerden, fırtınalardan, isyanlardan, savaşlardan geçirip hedefine ulaştıran Macellan ise kendi pagan dinlerinde yaşayıp giden yerli halkları, silah zoruyla da olsa Hıristiyan yapmaya çalışması neticesinde öldürülmüştü. 

Dünyanın en büyük kaşiflerinden biri olarak anılan Macellan hakkındaki bu eser, yenilmez ruhu ve bilgisiyle bu yolculuğu mümkün kılan adamın biyografisi olduğu kadar bu seferin, bir macera romanı kadar sürükleyici seyir defteridir.

⁠E-BÜLTEN ABONELİĞİ

E-Bülten aboneliğiyle en güncel haberler e-posta kutunuzda!

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×