Bağımlılık, tutku ve hafızanın kıyısında bir hikâye…
Birbirine ve alkole bağımlı iki hassas ruhun, hatırlamak ile unutmak arasında gidip gelen, inişli çıkışlı aşk hikâyesi; hem yazarı Joe White’ın Türkiye’deki ilk sahnelenişi, hem de 2024’te kurulan Tiyatro Garlik’in sahneye koyduğu ilk yapım olma özelliğiyle dikkat çekiyor.
Yönetmenliğini Tuğrul Tülek’in üstlendiği, başrollerinde Derya Artemel ve Orçun Soytürk’ü izlediğimiz bu özel yapım, izleyicisini bir aşkın en kırılgan, en gerçek ve en karanlık köşelerine davet ediyor. Zamanın doğrusal akışını reddeden kurgusu, hafıza ile bağ kuran dili ve içsel kırılmalarıyla Karanlık Şarkılar, yalnızca bir oyun değil; izleyenin iç sesine dokunan bir deneyim.
Derya Artemel ve Orçun Soytürk ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajda; metinle ilk karşılaşma anlarını, karakterlerin iç dünyasını ve bu duygusal yoğunlukla baş etme süreçlerini konuştuk. Ve gördük ki; bu sahnede sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda hepimizin karanlık şarkıları da dile geliyor.
Oyunun yeni tarihleri 18 Nisan’da İstanbul Ara Sahne ve 9 Mayıs’da DasDas olarak açıklandı.
Blackout Songs projesine nasıl dahil oldunuz?
Orçun Soytürk – Tiyatromuz Garlik’i kurucu ortağım Hande Aykun ile geçen senenin baharında kurduk. Eş zamanlı olarak ilk projemiz için güçlü bir tekst arayışındaydık. Joe White’ın Blackout Songs isimli oyunu ile bu uzun arayışımız esnasında karşılaştık ve onlarca tekst içinde daha ilk okumada bizi kendine çekti. İkimizi de çok etkiledi ve Garlik’in ilk yapımı için muhteşem olduğunu düşündük. Metni hemen Tuğrul’a (Tülek) götürdüm ve o da bizim gibi çok etkilendi, projeye dahil oldu.
Derya Artemel – Oyunun yönetmeni Tuğrul, bir gün beni arayıp elinde bir text olduğunu söyledi ve yeni kurulan bir tiyatroda bu oyunu yöneteceğini anlatıp texti okumam için gönderdi. Oyunu okuduktan sonra ben de çok sevdim. Tuğrul’la daha önce de çalıştığım için onunla tekrar çalışmanın da keyifli bir süreç olacağını öngörüyordum.



Senaryoyu ilk okuduğunuzda oyunun en çok hangi yönü sizi etkiledi?
Derya Artemel – Hem oyunun zamanda geri ve ileri giden anlatım biçimi, hem de yazarın, karakterlerin hikayenin içindeki tüm süreçteki iniş ve çıkışlarını, iç dünyalarını çok etkileyici bir şekilde yansıtmış olması oyunun beni en içine çeken tarafları oldu.
Orçun Soytürk – Oyunu ilk okuduğumda güçlü dili ve katmanlı yapısı çok etkileyiciydi. Özellikle günümüz metinlerinde bunları bulmak zorlaşabiliyor. İki hassas ruhun birbirlerini böylesine etkilemeleri heyecan verici gelmişti.
Oyundaki karakterinizi nasıl tanımlarsınız?
Derya Artemel – Oynadığım karakter yalnız, ruhunda açılmış yaraları alkol bağımlılığıyla kapatmaya ve acısını bu yolla dindirmeye çalışan, hayatına giren aşkla beraber mutlu olmaya çalışsa da bağımlılığının ve geçmiş travmalarının da etkisiyle o mutluluğun içinde de nasıl duracağını bilemeyen, duramayan bir kadın. Oldukça dışa dönük bir karakter ve sanatçı ruhlu da olduğunu düşünüyorum.
Orçun Soytürk – Yaşadığı acılar, zorluklar ve geçmiş travmaları sanatına yansıtan, sanata tutunmuş, kırılgan, umutlu biri olarak tanımlanabilir. Tutunacak bir şeylerin arayışında.

Rolünüze hazırlanırken en büyük zorluk neydi?
Orçun Soytürk – Karakterde ve oyundaki boşlukların kendi hayatımda kesiştikleri noktaları bulmak beni ilk aşamada zorlamıştı.
Derya Artemel – Aslında keyifli ve birbirimizi hep anladığımız ve ortak bir dil oluşturduğumuz bir prova süreci geçirdiğimiz için çok zorlandığımı söyleyemem. Ama elbette canlandırdığım her karakterde olduğu gibi, kadının tüm ruhsal dalgalanmalarını hakkıyla ifade edebilmek için çaba harcadım. Oyunun teknik kısmını ve hızlı geçişlerini çalışırken, hem dinamizmi hem karakterin içsel değişimini kaybetmemeye çalışmak belki oyunun bana en meydan okuyan tarafı oldu.
Gerçek hayatta canlandırdığınız karaktere benzer yanlarınız var mı?
Derya Artemel – Çok var diyemem ama vardır elbette. Belki gizlemeye çalıştığı romantikliği, sanatseverliği. 🙂 Ama benzemeyen taraflarım daha çok tabii. Çok daha fazla dışa dönük, sözünü hiç sakınmayan ve neşesini de hüznünü de çok daha uç noktalarda yaşayan bir kadın.
Orçun Soytürk – Karakterlerimiz aslında çok farklı. Fakat hayata tutunmaya çalıştığı yerlerden birinin sanat olması, sevdiği insana tutkuyla bağlılığı ile kendimi özdeşleştirebiliyorum.

Karakterinizin yolculuğu size ne öğretti?
Derya Artemel – Sevmenin aslında ne kadar iyileştirici olabileceğini bir kez daha hatırlattı bana ve acımızdan kaçmanın, hayatta yaralandığımız yerlere dönüp bakmak istememenin uzun vadede bizim için tedavi edici olmayacağını.
Orçun Soytürk – Kendi bağımlılıklarımı gözden geçirmemi sağladı. Bunlar üzerine düşünme fırsatı yakaladım. Geniş açıdan başlayarak kendi hayat deneyimimde ısrar ettiğim, bırakamadığım şeyleri gözden geçirmemi, üzerine düşünmemi sağladı.
Oyunda en zorlandığınız sahne hangisiydi ve neden?
Derya Artemel – Her sahne benim için aynı titizlikte yaklaştığım bir çalışma alanıydı. Bunun için biri diğerinden daha kolaydı ya da zordu diyemem sanırım.
Orçun Soytürk – Oyunun her anında türlü türlü zorluklar vardı. Fakat illa seçmem gerekirse galeri sahnesini söyleyebilirim:) Derya’nın karakteriyle bu sahnede gerçekleşen yüzleşme, uzun diyaloğumuz, sahne boyunca yaşanılan duygusal dalgalanmaların performansı zorlayıcı, ama bir oyuncu olarak ayrıca çok ödüllendirici.

Eğer karakterinizle tanışma şansınız olsaydı ona ne söylemek isterdiniz?
Derya Artemel – Boşvermeyi seçmemesini, içindeki karanlığı beslemek yerine, hayatta mutlu hissetmek için her zaman kendisine iyi gelecek bir başka uğraş, başka bir yol bulabileceğini söylemek isteyebilirdim.
Orçun Soytürk – Kalbin ve aklın arasındaki dengeyi koru. Senin için doğru olanı bulacağına eminim. Sen değerlisin. Bunu hiç unutma 🙂


Blackout Songs tiyatro deneyimini üç kelimeyle nasıl özetlersiniz?
Derya Artemel – Eforlu, eğlenceli ve heyecanlı.
Orçun Soytürk – Duygusal, heyecanlı, tutkulu.
Sizin favori “karanlık şarkınız” nedir?
Derya Artemel – Johnny Cash’in Hurt şarkısı
Orçun Soytürk – Adele’in Make You Feel My Love şarkısı
İlk yorum yapan siz olun