Macar Kültür Merkezi, Art Nouveau tutkusunu sınırlar ötesi bir kültürel yolculuğa dönüştüren fotoğraf sanatçısı Dorka Demeter’in etkileyici sergisine ev sahipliği yapıyor. “Mimari İhtiaşam: Macar Art Nouveau” adlı sergi, 13 Haziran – 31 Ağustos tarihleri arasında Avrupa’nın dört bir yanındaki bu zarif üslubun izini süren sanatçının objektifinden seçilmiş eserleri izleyiciyle buluşturuyor. Annesinden miras aldığı Art Nouveau hayranlığını Brüksel sokaklarına ve Instagram’a taşıyan Demeter ile bu benzersiz serüveni konuştuk.
Tüm Görseller: Dorka Demeter, @magic.of.artnouveau
Art Nouveau’ya ilginiz nasıl başladı? Bu estetik sizi ilk ne zaman etkiledi?
Bu stil sevgisi çocukluğuma dayanıyor. Annem tam bir Art Nouveau hayranıdır. Her zaman bu tarz evleri arar, biriktirdiği paralarla bit pazarlarından Art Nouveau hazineleri alırdı. Ayrıca, müzik öğrencisi olduğum okul yıllarım boyunca her perşembe akşamını memleketim Marosvásárhely (Târgu Mureș), Transilvanya’daki meşhur Art Nouveau Kültür Sarayı’nda klasik müzik konserleri dinleyerek geçirme şansına da sahip oldum.


Art Nouveau Göze Hitap Eden Saf Bir Güzellik.
Instagram hesabınız @magic.of.artnouveau dünyanın bu tarza adanmış en büyük platformuna dönüştü. Sizce bu ilginin sebebi nedir?
Benim için Art Nouveau, evrensel ve sonsuz bir güzelliği temsil ediyor. Günlük bir yürüyüşte ya da Avrupa’nın bir başka köşesine yaptığım bir yolculukta rastladığım detaylar, gittiğim her yerde bana ilham veriyor. Her zaman yeni, çarpıcı öğeler, şekiller, motifler fark ediyorum. Doğadan, çiçeklerden, bitkilerden gelen bu detaylar benim hazineme yenilerini ekliyor. Ve ben, bu günlük ilhamı paylaşıp çoğaltmayı amaçlıyorum.
Instagram profilim farklı kişileri ve bölgeleri birbirine bağlıyor, yeni kapılar açıyor. Benim misyonum, dünyanın dört bir yanından gelen kötü haberlerin akın ettiği bir zamanda sınır tanımadan güzelliği yaymak. Art Nouveau göze hitap eden saf bir güzellik. Fotoğrafların ötesinde, her gün orada olmam, mesajlaşma ve fikir alışverişine açık olmam fark yaratıyor. Bu sadece sanal bir gerçeklik değil, GERÇEK bir yaşam: yeni keşiflerle, seyahatlerle ve dünyanın dört bir yanından Art Nouveau dostlarıyla dolu.
Brüksel’deki COVID kısıtlamaları sırasında şehrin Art Nouveau mirasını derinlemesine keşfettiniz. Sizi en çok etkileyen bina ya da detay neydi?
1893 yılında mimar Victor Horta, Brüksel’deki Tassel Evi’ni tamamladı: bu bina, Art Nouveau mimarlık hareketinin başlangıç eseri olarak kabul edilir. Brüksel’de Art Nouveau tarzında 1000’in üzerinde bina bulunuyor. 1990’larda New York Times bile Brüksel’i Art Nouveau’nun Başkenti ilan etmişti.
2010 yılında Brüksel’e taşındım ve bu mimari zenginlik hep ilgimi çekti. Ancak, çalışma temposu nedeniyle bu mirası detaylı inceleme fırsatını bulamamıştım. COVID kısıtlamaları vesilesiyle zaman bulabildim. Raflarımda bekleyen kitapları ve Art Nouveau yürüyüş haritalarını çıkardım. Spor yapmak serbestti, ben de haritalardaki güzergahlarda yürümeye başladım. 3 haftada 100 km’lik Art Nouveau rotası tamamladım. Bu dönem hayatımda yepyeni bir bölümü başlattı: yeni bir kimlik, yeni dostluklar ve anlatacak yeni hikayelerle dolu bambaşka bir dünya.

O zamanlar 200 takipçili bir Instagram hesabım vardı. Bugün @magic.of.artnouveau hesabım, yalnızca kendi çektiğim fotoğraflarla 70.000 takipçiye ulaştı. Mart 2022’de Brüksel’e adanmış ikinci hesabım @artnouveau.brussels‘i başlattım.
İstanbul’da Favori Yapılarımdan Biri Kesinlikle Vlora Han.
İstanbul’da Art Nouveau’nun izlerini keşfetme fırsatınız oldu mu? Göze çarpan yapılar hangileriydi?
Birkaç yıl önce doğum günümü kutlamak için İstanbul’a gelip bu şehrin Art Nouveau mirasını keşetmeye karar verdim. Bu seyahatte biriyle tanıştım, meğer son evre kansermiş. Tüm gün birlikte şehrin en etkileyici Art Nouveau yapılarını gezdik ve bana şehrin gerçek ruhunu gösterdi. O günü asla unutmayacağım.
Favori yapılarımdan biri kesinlikle Vlora Han. Son ziyaretimde, yakınındaki bir otelin penceresinden yakın plan fotoğrafını çekme şansını yakaladım. Ayrıca turkuaz en sevdiğim renk olduğu için Çinili Han’ın çinileri de kalbimde ayrı bir yere sahip.
İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı’nda karşılaştırdığım Villeroy & Boch çinileri de çok etkileyici.



Ayrıca, çalışmalarımdan ilham alan genç bir yerel sanat tarihçisinin başlattığı @istanbulartnouveau hesabıyla bu olağanüstü miras artık daha geniş, uluslararası bir kitleye ulaşıyor. O fotoğraflara bakınca bu üssubun şehre ne kadar özgün bir şekilde yansıdığını hemen anlıyorsunuz.
“Sınırlar Ötesi Macar Art Nouveau’su” Benim Kişisel Misyonum
Serginiz birçok ülkede izlendi. Macar Art Nouveau’sunu bu genis çerçeve içinde özel kılan nedir?
Son yıllarda Art Nouveau üzerine çok şey öğrendim. Bu stilin, yüzyıl dönümü sırasında farklı milletlerin kimlik arayışlarıyla nasıl iç içe geçtiğini fark ettim. Diğer kültürleri öğrenirken, Macar Art Nouveau’sunun ne anlama geldiğini de daha iyi anlamaya başladım. Ben Transilvanya’lı bir Macarım. Azınlık kimliğinden gelen biri olarak kültürel kimlik sorusu benim için daha da derin ve önemli.
Topluluğum yüzyıllardır aynı topraklarda yaşasa da sınırlar değişti. 20. yüzyılın başlarında bugün Romanya’da bulunan Transilvanya, Sırbistan’daki Voyvodina, Slovakya’nın güneyi ve Ukrayna’daki Transkarpatya, bugünkü Macaristan ile birlikte Macar Krallığı’nı oluşturuyordu. Burası, tek bir yönetsel ve kültürel birlikti. Bu yüzden mimar ve sanatçıların eserlerini bu geniş coğrafyanın dört bir yanında görmek mümkün. Bu eserlerin birçoğu da Macar halk motiflerinden ilham alıyordu.




Kısaca özetlemek gerekirse, “sınırlar ötesi Macar Art Nouveau’su” benim kişisel misyonum. Bu, belli bir tür kültürel diplomasi demek. Doğru açıklamalar ve bakış açıları geliştirerek Orta ve Doğu Avrupa’daki şehirler ile mimari miras arasındaki bu sıkı bağlantıyı daha iyi anlatmaya çalışıyorum.
Sizden Top 5 Art Nouveau yapısı tavsiye etmenizi istesek, bunlar hangileri olurdu?
Art Nouveau her gittiğim yerde karşıma çıkıyor, bu nedenle bir ilk 5 belirlemek neredeyse imkansız. Ama bu kez Brüksel’e odaklanmak isterim. Şehirdeki Art Nouveau Yılı kapsamında oluşturulan Art Nouveau Pass ile gezilebilecek bu beş yapıyı herkese tavsiye ederim:
- Maison Hannon – Avenue de la Jonction 1, 1060 Brüksel
2023’te açılan ve kentin en yeni Art Nouveau müzesi olan bu ev, mimar Jules Brunfaut tarafından 1902’de Marie ve Édouard Hannon çiftinin isteğiyle tasarlandı. Maison Hannon, düşsel ve sembolist bir evren sunan “portre-ev” olarak düşünüldü. Yalnızca mimari açıdan değil, zanaat, iş birliği ve sürdürülebilirliğin uyumu açısından da önemli bir örnek. Klasik bir müze değil, tam anlamıyla bir kavram.

- Horta Müzesi – Rue Américaine 27, 1060 Brüksel
Maison Hannon’dan yalnızca 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alan bu bina, mimar Victor Horta’nın kendi evi ve çalışma atölyesi. UNESCO Dünya Mirası listesindeki dört Horta evinden biri. Kıvrımlı hatlar, vitraylar, malzeme çeşitliliği ve teknikler nefes kesici. Maison Hannon ve Horta Müzesi için ortak bilet alınabiliyor. Horta Müzesi için rezervasyon zorunlu.

- Hôtel van Eetvelde – Avenue Palmerston 4, 1000 Brüksel
Victor Horta’nın UNESCO Mirası listesinde yer alan bir başka şaheseri. Uzun süre ziyaretlere kapalıydı, tüm turlar anında tükeniyordu. Art Nouveau Yılı kapsamında restore edildi ve halka açıldı. Ayrıca, yapının yanındaki eski ofis binası belediye tarafından satın alındı ve bu iki bina Art Nouveau mirasına yenilikçi bir bakış sunan LAB·AN projesiyle birleştirildi. Cumartesi-Pazartesi günleri ziyaret edilebilir.

Hôtel Solvay – Avenue Louise 224, 1000 Brüksel
Victor Horta’nın bir diğer UNESCO eserlerinden. Büyük cam kubbesiyle merdivenleri aydınlatan etkileyici tavanı kadar, bu yapının tasarımına ayrılan bütçe de dikkat çekici: “Bütçe sınırı yok” yanıtını alan Horta, hayal gücünün sınırlarını zorlamış. Son iki yılda cephe detaylı bir restorasyondan geçti ve yeniden eski görkemine kavuştu. Çevrimiçi rezervasyon yapılması gerekiyor.

- Sanat ve Tarih Müzesi – Parc du Cinquantenaire 10, 1000 Brüksel
13 Haziran’da bu dev müzede Art Nouveau ve Art Deco’ya adanmış yeni bir galeri bölümü açıldı. Toplam 1.200 m²’lik alanda daha önce sergilenmemiş çok sayıda nadide eser gösterime sunuluyor. En çarpıcı bölüm ise Victor Horta’nın tasarladığı Cousin Evi’nin yeniden inşa edilip sergilenen kış bahçesi.
E-BÜLTEN ABONELİĞİ
E-Bülten aboneliğiyle en güncel haberler e-posta kutunuzda!
İlk yorum yapan siz olun